2018 > Nisan yazıları

Ünlü Şairlerimizin Gençlik Üzerine Yazmış Olduğu Şiirler...
  • 30.4.2018 13:47:08
  • 0 Yorum
  • 1221

Gençlik belki de bizim en coşkulu olduğumuz ve kendimizi ve benlğimizi bulabilmek adına en çok savaştığımız ortamları bir araya getiren en tatlı çağlardı..Zaman bizi kendi makinesinde adeta işleyerek bizlere farklı çıkış yolları aadı ve ne yazıkki kendimizi bulabilmemiz için elinden geleni yaptı..Türk edebiyatı da gençlik üzerine öyle güzel konulara değinmiş ve eserler bırakılmışki bize de bunları yaşatıp çoğaltmak ve her defasında okuyucularımıza bir kez daha gençliklerini yaşatmak kalıyor...

1. Faruk Nafiz Çamlıbel (1898 – 1973) – Gençlik


Anlattı erenler: Bir bahar değil,
Aşıkın ömründe bin bahar varmış.
Hicranla ağaran bu saçlar değil,
Sevgisiz kalan kalb ihtiyarlarmış…

Sorardım sırrını hiç düşünmeden:
Bu fani gönlümün sevinci neden?
Beni günden güne meğer genç eden
Daima değişen maceralarmış!

2. Ziya Osman Saba (1910 – 1957) – Geçen Zaman


Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim…
Doğduğum ev. Rahatlayacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini…
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar…
Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.

3. Behçet Necatigil (1916 – 1979) – Gençlik


Hey gençlik, gençlik, gençlik
Avarelik günleri
Ne tatlıdır o yok mu
Duymamak yokluğunu
Dünyada hiçbir şeyin.

Hey gençlik, gençlik, gençlik
Kitaplarda bunalmış
Bir gencin hüzünleri
Elde yok, avuçta yok
Mahrumiyet günleri

Sinem Özdemir

Devamını gör
Kalbe Dokunan Şiirlerden Seçmeler...
  • 30.4.2018 13:44:18
  • 0 Yorum
  • 1289

Kaç şiir okudukki kalbinize dokunanişte tam bunları düşünecekken karşımıza çıkan başka yoları da bir araya getirdik..Türk edbiayatında öyle güzel şiirler kaleme alınmışki adeta okumadan geçemeyeceğimiz kadar anlamlı ve oldukça değerli bizim için işte tüm bunları düşündüğünüz de bir mirasımız var bizim bu eserleri hep yaşatmanız dileğiyle...
1. Saçların, Necip Fazıl Kısakürek

Saçların çırçıplak omzundan aksın
Mermer üzerinden geçen su gibi.
İçinde bir ezgin his duyacaksın
Yaz vaktinin gündüz uykusu gibi
Saç tel tel, örtüler hep tül tül düşer
Gözünün değdiği yere gül düşer;
Sonunda sana da bir gönül düşer,
Gönlümün şimdiki duygusu gibi.
Dillerde dökülüp sayılır saçın,
Sıcak nefeslerle bayılır saçın,
Bir tütsüdür, kalbe yayılır saçın
Kararan gözlerin buğusu gibi

2. Bilmez Miyim Hiç, Edip Cansever

Uzun bir cumartesiyi hatırlıyorum, saat on iki
Dalıp gidiyorum, düşünüyorum da, saat on iki
Bir sigara yakıyorum, bir kağıda bir iki dize yazıyorum
Yerini iyi bilen, onurlu bir iki sözcük daha
Ama hiç kımıldamıyor, akrep de, yelkovan da
Yani tam böyle birşeye benziyor zaman
Yılgın ve çarpıcı renkler içinde pek kımıldamayan
Çıkageliyor sonra, saat on iki.

Anlıyorum
Yaşam elbette uzun biz duyabildikçe sevgiyi
Yalnızca bunun için uzun
Yani sevgiyle de sevebilir insan, sevdayla da
Örneğin
Bir sevgiyi yontup onarmak için
Döğüşmek de sevgidir
Ve benim bildiğim kadarıyla
Her şeydir bir insan, her şeydir
Yalandır kısalığı yaşamın
Ve özellikle insan dediğimiz şey
İnançli bir insan soyunun parçasıysa.

Sonunda başbasa kalıyoruz gene
Başbaşa kalıyoruz doğayla ben
İşte az önce yağmur da başladı, cumartesi günlerden
On temmuz cumartesi
Bir vapur daha kalkıyor iskeleden
Ve yağmur hızlanıyor biraz
Uzanıp yatsam diyorum otların üstünde çırılçıplak
Tam öyle yapıyorum
Şimdi yağmuru seviyorum, şimdi yağmuru seviyorum, yağmuru seviyorum.

3. Gözlerinin Halleri, Hasan Hüseyin Korkmazgil

sabahın ilk ışıklarında görmüştüm senin gözlerini
akşam güneşinin gülkurusunda senin gözlerini
uysal bir bebek gibi bırakınca kendini kollarıma
görmüştüm senin gözlerini
şiirlerimi okurken görmüştüm geç saatlerinde gecenin
büyük bir kitaba başbaşa iğildiğimizde
görmüştüm senin gözlerini
ama ilk görüyordum
parmaklıklar arasından bana bakan gözlerini
belki yorgun
gene de ışıltılı
belki üzgün
gene de yiğit
belki durgun
gene de kızgın ve umutlu
parmaklıklar arkasından bana bakan gözlerin

Sinem Özdemir

Devamını gör
Oğuz Atay'ın Sözlerinden Seçmeler!
  • 27.4.2018 15:21:12
  • 0 Yorum
  • 1259

Yazdığı ve kaleme almış olduğu bir çok romanıyla adeta hafızalarımıza kazınan edebiyatçımız da bunları yapabilemak adına bir çok roman yazmış ve bunlar içerisinde barındırmış olduğu sözlerini ekleyerek her konuda başarı sağlayabilecek hale gelebilecek bir ortamı da kendinde bulabileceğini de anlatmış olduğunu da teşvik etmeye de başlayabiliyor.Sırf bu açıdan dahi düşündüğünüz anda ise ortaya çıkabilecek her türlü duruma ve edebi yönüyle düşündüğünüz zaman eserlerine saygınız artmaya başlıyor diyebiliriz.Bu yüzdndir ki sanatçımız bizlere her açıdan kolaylık sağlayabilecek hale gelebildğini de ortaya koayarak bir çok açıdan da nasıl davracağını kanıtlayabiliyor.Bugün sizlere sanatçımızın bir çok romanından bazı sözlerini de alıntı yapacağız.


“Beklenmedik bir zamanda.Beklenmedik hiçbir şey olmaz. Hiçbir zaman beklenmedik bir olayla karşılaşmaz insan. Olaylara rastlamak için yolunu sen değiştirdin. Karşı kaldırıma geçtin.” (Tutunamayanlar)

“Ben bir noktaysam… odanın ortasında durdu. Şu anda odanın köşegenlerinin kesim noktasında bulunuyorum. Bütün köşelere sesleniyorum: içinizden birinde kalmış bir tutunamayan var mı?” (Tutunamayanlar)

“Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır.” (Tutunamayanlar)

“Beni anlamalısın. Çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.” (Tehlikeli Oyunlar)

“Bazı insanlar bazı şeyleri hayatlarıyla değil, ölümleriyle ortaya koymak durumundadır. Bu bir çeşit alın yazısıdır. Bu alın yazısı da başkaları tarafından okunamazsa hem ölünür ve hem de dünya bu ölümün anlamını bilmez; bu da bir alın yazısıdır ve en acıklı olanıdır. Bir alın yazısı da ölümün anlamını bilerek, ona bu anlamı vermesini beceremeden ölmektir ki, bazı müelliflere göre bu durum daha acıklıdır.” (Tehlikeli Oyunlar)

Sizlerde bu sözlerde ilham alarak kendinize en güzel yolu çizebilmeyi de istemelisiniz...

Sinem Özdemir

Devamını gör
Beş Çayına Sizi De Beklediğimiz Şiirler!
  • 27.4.2018 15:16:33
  • 0 Yorum
  • 1221

Çay ülkemizin kültüründe oldukça önemli bir yere sahiptir öyleki onun her açıdanda değerli sayabileceğimiz bir çok yanı olduğunu da unurtmadan bir an önce harekete geçebilmemiz gerekecektir.Bunları bir araya getirdiğiniz anda ise türk edebiyatında ortaya farklı bakış açıları da çıktığını da ortaya koymuştur.O zaman hiç beklemeden bir an önce bir çay demleyip sizlere bu yazımızda paylaşmış olduğumuz şiirleri de okuyup hayata yeni bir pencere açabilmeye de bir adım atabilmiş hale gelecektir.


Emirgan’da Çay Saati-Atilla İlhan

çerağân sarayı’ndan büyükdere’ye
üşümek sonbaharında eski çınarların
uzadığı yerde gizlice akşamların
başlayıp adetâ kendini dinlemeye
kafeslerin ardında bol gözlü bir kadın
ansızın giydirilmiş ipek ferâceye
bir çay yalnızlığı emirgân’dan öteye
değdikçe ısındığı yaldızlı bardağın
nedîm’den yansıması tatyos efendi’ye
tenhâ bir genç kız sesiyle hicazkâr’ın
kuytularda çürüdüğü bağdadî yalıların
yorgun sarmaşıklarıyla sarkmış bahçeye

 


Çay-Sezai Karakoç

Baş köşeyi kim aldı, kime verdin?
Bir bardak soğuk su gibidir onlar
Ellerinin uzandığı her masada taş gibi bir çay.
Bizim içtiğimiz çay da çaydır.
Çarpık dudaklı, ezik gözlü allı mavili çaylar
Şehirlerden çok güneş vardır o çaylarda
O çaylar dağları bin parça eder getirir.
Yaşamayı çağıl çağıl getirir.
Dans eden bir kadının ayak bilekleri gibidir onlar
Judy Garland gibi çay, kan gibi çay
O çaylardan su içenlerin gözleri
Benim çay bardağımda senin gözlerin olur
Senin gözlerin sizin çay bardağınızda.

Eski Bahçenin Bir Evi-Turgut Uyar

uzun süre düşündüm, nedir ağzımdaki yaban tad
üvez değil, karadut değil, sevdiğim bir şey değil
ama bana yabancı gelmiyor ve alıştırıyor kendine
bir ses, bir açıklama bir evet ya da hayır
değil
eski bir şey, evi olan eski bir bahçe

alnım değişmez biçimini buluyor sanki
karadut karasından, üvez kokusundan
birisi geliyor karşıma oturuyor bahçede
bir ölüm olayına ilişkin bir şeyler soruyor
önce çayınızı için diyorum, hayır diyor
ısrar ediyorum hayır diyor ben hiç çay içmem
özellikle alacakaranlıkta hüzün verirmiş ona

Sinem Özdemir

 

Devamını gör
Aşık Veysel'den Altın Şiirler...
  • 18.4.2018 16:24:53
  • 0 Yorum
  • 1174

Aşık Veysel öyle güzel bir edebiyatçıdır ki tür edebiyatına bıraktıkları esereler yıllar geçsede okunulmuş ve türkü olmuştur bu yönden baktığınızda onun bize bıramış olduğu en değerli eserlerin farkında olarak yaşamamız bizim için analatılamaz bir duygudur ve tarif edilmesi hiç kolay bir değerdedir ve hep öyle kalacaktır gözleri kör olmasına rağmen müzik konusunda dahi çok kıymetli eserler bırakmayı başarmıştır...Üstadı sevgi ve saygıyla anıyoruz...

Uyandım Kuşların İnce Sesine

Uyandım kuşların ince sesine
Seherle birlikte iniler durur
Ses verdim sesine bilircesine
Aşıkın derdini yeniler durur.

Baharda çağlayan bulanık sular
Durmadan kendini taşlara çalar
Eşinden ayrılmış bir geyik meler
Dağlar sadâ verir iniler durur

Veysel de yaralı geyik gibidir
Kapalı dertlere höyük gibidir
Ne sarhoştur ne de ayık gibidir
Sinesi kös gümüler durur.

Gine Mi Ağladın Kirpikler Nemli


Gine mi ağladın kirpikler nemli
Dostum niçin giyinmişsin karalar
Çiğ düşmüş gül gibi yüzünden belli
Senin derdin bu sinemi yaralar

Aziz dostum seni kimler ağlattı
Tecelli derdini derdime kattı
Yalan dünya nicelerini ağlattı
Kim bilir ki son mekanın nereler

Bu can bu cesede girelden beri
Aldık başımıza türlü kaderi
Çaresiz çaresiz ileri geri
Vakit gelir tamam olur sıralar

Cefanın sefanın farkı yok bence
Eğer düşünürsek inceden ince
Her ikisi de son haddine varınca
Dümdüz olur iniş yokuş dereler

Mihnet-i dünyaya tahammül gerek
Kahi ağlayarak kahi gülerek
Geçti günüm gözyaşlarım silerek
Veysel arar dertlerine çareler

Senlik Benlik Nedir Bırak

Allah birdir Peygamber Hâk
Rabbil alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası

Kürt’ü Türk’ü ve Çerkes’i
Hep Adem’in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi?

Kuran’a bak İncil’e bak
Dört kitabın dördü de Hâk
Hakir görüp ırk ayırmak
Hâkikâtte yüz karası

Bin bir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi

Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir gardaş
Bizi yakar bizim ateş
Söndürmektir tek çaresi

Kimi ne çeker dilinden
Hem belinden hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hâkikat bunun burası

Şu âlemi yaratan bir
Odur külli şeye kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası

Cümle canlı hep topraktan
Var olmuşuz emir Hâkk’tan
Rahmet dile sen Allah’tan
Tükenmez rahmet deryası

Veysel sapma sağa sola
Sen Allah’tan birlik dile
İkilikten gelir belâ
Dava insanlık davası?

Sinem Özdemir

Devamını gör
Cahit Zarifoğlu'nun Şiirlerinden Derlenmiş Sözler!
  • 18.4.2018 16:23:05
  • 0 Yorum
  • 1193

Edebiyat sanatçımız herkes tarfından oldukça sevilen ve edebiyatımıza bir hayli katkısı olan bir insadır birçom sosyla aktivitede başarı gösterebilmeyi de başarabilmişti.Bu yönüyle baktığınızda aslında onların sizlere ne tür eserler bırakmış olduğunu da baz alarak bugün paylamış olduğumuz tüm içerikleri okumanızı isteriz. Snatçımız bir çılgınlık yapıp otostop ile bütün avrupayı dolaşmıştır.Motorsuz uçak kullanması ve yine bizim türklere ait ata sporumuz olan güreşi de herkese sevdirmiştir diyebiliriz...

Efendim


Yoksa uyardılar mı seni sevdamızdan
Yaşamak’ bir perde gibi kalkıyor aramızdan
Zamansız mekansız bir tünel başındayız şimdi
O mavi gözleri görmüş olmalıyım
Bir ikindi vakti kaskatı ellerimin altında
Uçuşlu saçlar bukleler
Üstünde uyuyan eller
Sevgim uzanıyor
Soluk soluğa uyandırıyor menekşeleri
Görüyorum kıpırdanışlarını
Uykunda gül açan yanaklarını

Aralık Günleri İçin Bir Aşk Denemesi


Aşk bu
Kanatları yıldırımlanmış katı boğalar
Ateşin saydam gövdesini kırarak
Yatarak hayat dolu sarnıçların karnına
Sıkı sıkıya kapalı sivri ve kıvrak gaga

Delip geçecek dalıp yeryüzünü
Bak istersen avuçlarıma
Küçük parmağın hizasında o derin havzada
Göğüs ğöğüse iken ikimize
İki ayrı kadeh gibi doldurulmuş yudum kat’i
Sesin
sırrım
Gözüm palaspandıras çehremde

Aşk bu
Çölün sarı sofrasında atlılar
Hepsinde
Gererken parçalanan elimde
Çelik yay parçaları
Ağızlarımız kum rüzgarlarıyla yanık
Yiyip içmezik acıkmazık

Sen Bir Kuş Olur Gidersin Bir Trenle


Uzun bir geçmişimiz var
Hiç yorulmadan
En azından bir kere
eğlenceli beşik

ha biz varız
ha biz maskeli balo
Saygıya durup üstün bir gecede
Bir sır payı katlayıp
sade bir kahveden
Keyifsiz bir detayın hükmüyle
ha biz yokuz
ha biz seferde

Ya bu kez ölenleri görmeliysek
Ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle

Parka dolalım
Park bizi alır önce
Seyrimizden bir sabah kazanır
Eğri fakat daha çok eğrilmez bir şöförle
Sayısız rampaya katlanır
ya güneşten daha zengin
sofraya diz çökeriz
ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle

Oysa sergimize kuşlar gelir uzanır.


Yar


Toprağın yutkunmasıdır 
Benden yere 
Özümün yeryüzüne 
Kaçmasıdır sevmem

Doğa sevmeni bekler 
İster ki göveresin 
Yari görünce çökesin 
Kavi eğilsin boynun

Eğilirken diklenmeyi bilmelisin

Sinem özdemir

Devamını gör
Mutsuzluğumuzu Dışa Vurduğumuz Şiirler...
  • 16.4.2018 17:16:58
  • 0 Yorum
  • 1135

Hayat acı tatlı her yönünü bizkere gösteriyor bazen çok mutlu olsakta bazen nedense hüzünlü ve kendi kendimize çekilmek isteyeceğimiz dönemlerimiz olabiliyor tüm bu dönmleri en kısa sürede atlatabilmeye çalışyoruz biz bunları atlatana kadar geçen süre bizim mutsuz oldığumuz süre diyebilmemiz de mümkün oluyor her anınızı güzel yaşayın bizde sizlere bugün türk edebiyatının çok değrli sanatçılarının eserlerinden derleme yaptık... 
1. Edip Cansever – Eylül’ün Sesiyle


Sonra bir kır kahvesi kendini okurken
Masaları toplanmış, bardakları toplanmış
Tam kendini okurken
Derim ki bir semti iyi tanımak kadar
İyi tanımalı dünyayı
Açın radyolarınızı: Eylül’ün sesi
Bu dünyada can sıkıntısının bir başka anlamı var baylar.
Elmalar silik silik kırmızı artık, olsun
Gözlerimiz tozlanmış, kirli
Gizlisi yok, bu dünyada böyle sıkılmak iyi
Sıkılmak iyi baylar
Biz hazır tuttukça böyle
İçi yangında alev alev
Dışı buz tutmuş kalplerimizi.


2. Turgut Uyar – Acının Tarihi


ben şimdi diyorum ki bir bak şu alanlara
sokaklara köprülere kiremitsiz damlara
taşlara sopalara amanvermez silahlara
şehir haritasına trafik lambasına kan içinde adamlara
kan içinde adamlara
kan umutsuzluktur
ona kendini hazırla
ne kadar yalnız olduğumuzu hep hatırla
açlıkları yoklukları kırımları
-örneğin sensiz olmak ömrümün bir akşamında-
bir bölgeden birine giden orduları uçaklarla
yalanlar ihanetler karmakarışık limanlar
iki şeyin apansız karşı karşıya geldiği dünyada

3. Gülten Akın – Acı İçin Karşılama

İnsan daha mutlu acılar içinde
Gür kanı daha bir canlı
Sürse ya ne varsa götürmese ya
Biter rüzgarı başın gövdenin
Durulur küçülür yoksullaşır

Beyaz mendilde kara düğüm
Uykudan iyisi yok alın ellerinizi
Tutmuşum tutmamışım
Sevmişim sevmemişim
Şu yaşama şu ölüm
Beyaz mendilde kara düğüm

Sinem Özdemir

Devamını gör
Tiyatro Ustalarımızın Seslendirmiş Oldukları Şiirlerden Seçmeler...
  • 16.4.2018 17:13:50
  • 0 Yorum
  • 1083

Tiyatro adeta insanları hem kendi yaşantılarında hem kendi içelrinde bir çok yönden mutlu etmeye ve teşvik etmeye olanak sağlayan aynı zamanda bir eserin sadece yazılmakla kalmayıp onun canlandırılması ve insanlara yaşatılması açısından güzel değerli ve kıymetli bir sanattır.Bizde tür edebiyatında en usta kalemlerin ellerinden şiirlerinin bulunmuş olduğu eserleri seslendiren sanatçılarımızı bugün sizlere derlemek istedik.,


1. Ülkü Tamer, Konuşma – Haluk Bilginer

Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.
İyi nişan alırdı kendini asan zenci,
Bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci…
Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.

 


2.Cahit Sıtkı Tarancı, Gün Eksilmesin Penceremden – Rüştü Asyalı

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
– Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!

3.Nazım Hikmet, Yaşamaya Dair – Genco Erkal


Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
 

Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak…
Bu dünya soğuyacak,

yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
“Yaşadım” diyebilmen için…

 

Sinem Özdemir

Devamını gör
Kardeşliğe Dair Yazılmış Olanlardan Şiirler...
  • 13.4.2018 16:37:25
  • 0 Yorum
  • 1273

Kardeşlk öyle bir kavramdır ki sadece aynı karını paylaşmak değildir aslında onun size vermiş oldukları çok başkadır...Bizler bir arada yaşarken kardeş olabilmeyi ve birbirimizi sevebilmeyi becerebildiğimiz zürece hayatta bize en iyi dileklerini sunabilmeyi becermeye başlayacaktır diyebiliriz.Bu yönüyle baktığınızda ise ise bir çok şiirin konusu da olabilmiştir tüm bunlar...işte size türk edebiyatında seçtiğimiz birkeç eser...

1-Dünyaca, Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914 – 2008)


Burda, Hindistan’da, Afrika’da,
Her şey birbirine benzemektedir.
Burda, Hindistan’da, Afrika’da,
Buğdaya karşı sevgi aynı,
Ölüm önünde düşünce bir.
Nece konuşursa konuşsun,
Anlaşılır gözlerinden dediği.
Nece konuşursa konuşsun,
Benim duyduğum rüzgarlardır,
Dinlediği.
Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,
Bölmüş saadetimizi çizgisi yurtların;
Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,
Gökte kuşların kardeşliği,
Yerde kurtların.

2. Buz Üstüne Yazılan Şiir, Ahmet Erhan (1958 – 2013)


Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Üç beş gün öyle kalır
Sonra erir giderdi.
Kaybolursa da ne çıkar
Yazılmış o kadar şiir
Onca acı, tedirginlik
Bir avuç su oluverir.
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ya da denizin yaladığı
Bir kıyıya bırakmak…
Boğulup gitsin sesim
Uçsuz bucaksız bir koroda
Duyulmayacaksa silah sesleri
Girdiğimiz her sokakta.
Çektiğimiz bunca acıyı
Varsın hiç bilmesin çocuklar
Barışa, kardeşliğe dair
Yarın nice şiir yazarlar.
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ve sonra çekip gitmek
Dalgın bir cırcır böceği gibi.

3. Ormanız Biz, Rıfat Ilgaz (1911 – 1993)


Yaşayıp gidiyoruz bir arada
Meşe, çam, köknar, kayın…
Bırakın kirli kentlerinizi,
Biraz da aramızda yaşayın!

Varsın derinde olsun köklerimiz
Yükselmek için yarış bizde.
Görülmüş mü ağacın ağaca kıydığı,
Sevgiyle yaşamak barış bizde!

Mutluyuz birlikte yaşamaktan
Meşe, çam, köknar, kayın…
Sarılın toprağınıza bir çınar gibi
Bize de kendinize de kıymayın.

Ne demiş en büyük ozanımız
Neden kulak vermiyorsunuz sesine
Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi,
Ve bir orman gibi kardeşçesine?

Sinem Özdemir

Devamını gör
Umutlarımızla Yeşeren ve Büyüyen Şiirler!
  • 13.4.2018 16:35:11
  • 0 Yorum
  • 1153

Bizlerin umutları bizim açımızdan öyle değerlidirki biz onların bizlere geri dönüşlerini olabildiğince mümkün koşullarda anlayabilmiş ve onları yaşamak aynı zamanda diğer insanlara yaşatmak amacıyla bunları kaleme alırken umutlarımızı da kontrol altında tumuş olduğumuzdan şüphe etmeden yaşamayı benimseyebilmiş oluruz.Tür edebiyatında bunlara baktığınız zaman bunlar öyle unsurlar teşkil etmişlerdir ki bunlara en uygun çözümleri sunabilmek açısından en iyisini yapabilmeyi kendimize amaç ediniriz.Bugün sizleri umutlarınız ile başbaşa bırakabilmek dileğiyle...

1. Attila İlhan – Belma Sebil
“seni ben kallavi sokağı’nda gördüm
sen beni görmedin görmedin
kapıları çaldım adını sordum
söylemediler öğrenemedim
seni ben kallavi sokağı’nda gördüm
bir daha görmedim bilmedim
belma sebil adını yakıştırdım
aklıma geldikçe her sefer
gözlerinin mavisini bitirdim
saçlarının siyahına başladım”

2. Ahmed Arif – Anadolu


“Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.“

3. Nazım Hikmet – Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler
“Dünyadan memleketinden insandan
umudun kesik değil diye
ipe çekilmeyip de
atılırsan içeriye
yatarsan on yıl on beş yıl
daha da yatacağından başka
sallansaydım ipin ucunda
bir bayrak gibi keşke
demeyeceksin
yaşamakta ayak direyeceksin.

Belki bahtiyarlık değildir artık
boynunun borcudur fakat
düşmana inat
bir gün fazla yaşamak.”

Sinem Özdemir

Devamını gör
Edebiyatımızda Sarhoş Olduğumuz Rakı Şiirleri...
  • 12.4.2018 14:34:27
  • 0 Yorum
  • 1700

Biz okurken kendimizden geçtiğimiz ve edebiyatımızda bazen bir dost sofrası bazense adeta bir sarhoşluğu tanımlamış olan şiirlerimizi her zaman için derlemey çalıştık.İçki en zayıf anlarımızda bizi bulmayı oldukça başarmış ve bunun için gereğini yapmaya bizim men duygusal anlarımızda kalemimize dökülüp adeta bir şiir olamya meyillidir.Bugün türk edebiyatında rakı üzerine yazılmış olan en güzel eserlerden bir kaç alıntı yapacağız...


1-Akarsuya Bırakılan Mektup, Hasan Hüseyin Korkmazgil

gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı


2-İnce Elek, Metin Eloğlu

İçtikçe içesim geliyor gayrı ne bilgi ara ne hüner
Beni bu rakıyla baş başa bırakma
Adam olayım çalışıp para kazanayım
Beni böyle işsiz güçsüz bırakma
Beni uslandır beni yüreklendir
Beni deli edip bırakma
Bilsen nereleri var kalk gidelim
Beni hep buralarda bırakma
Beni aç bırak evsiz urbasız bırak
Beni sensiz bırakma

Beni ne yap biliyor musun
Beni yont beni arıt beni ayıkla

 

3-Ay Üzerine Kurgulamalar, Metin Altıok


Erkenci
Dağılıyor yüzünden
Cam bir bardak gibi,
Su katılmış rakının
Balkıyan sisi.
Güneş henüz batmadan
Şaşırmış da vaktini,
Çıkmış göğün ucundan
Sarhoş bir ay erkenci.

Sinem Özdemir

Devamını gör
Behçet Necatigil'den Bize Hatıra Kalan Şiirler...
  • 12.4.2018 14:32:31
  • 0 Yorum
  • 1289

Genel itibariyle tür edebiyatında bir hayli büyük önem ve değ-er sahip eserleriyle genel itibariyle batının esinitisini yazmış olduğu ve kaleme almış olduğu bir .çok şiiriyle bilzere yansıtmış olan şair her anlamda oldukça büyük hatıralar ve katkılar yapmıştır.Kendine has yorumu ve tarzıyla daha içgüdüsel ve daha manevi duygularımıza hitap edebilmeyi de mümkün olduğunca başarabilmiştir.

1. Astar
Daha demin titrek dokuyordu aşkı
Konuşan bakışlar, ince gülüşler
Daha demin vardı.

Sustunuz ikiniz de, gözleriniz daldı:
Boğdu sevincinizi sularda kıskanç
Bir hava kabarcığı

2. Sevda Peşinde


Ben artık bulunduğun şehirden gittim,
İnsan kuş misali!
Sen hala
O kalabalık evde olmalısın,
Gelip gidenin çok mu bari?
Üzgünüm Leyla,
Dünya hali!

3. Şimdi Değil Sonra


Bakarsınız yaşamak bir gün bırakıverir
Sizi benim yollara.
Bir zamanlar kayıtsız önünden geçtiğiniz
Eski kapı
Çıkar sisler içinden karşınıza açık.
Sahi
İçerde
Sizin de
Hayatınız vardı.
Ve ancak o zaman anlarsınız
Yıllar önce gösterdiğimi kışı.
Yazdı
Şimdi değil sonra

Sinem Özdemir

Devamını gör
Sonbahar Yaprak Dökerken Okuyacağımız Şiirler...
  • 11.4.2018 11:48:00
  • 0 Yorum
  • 1458

Sonbahar nasıl bir hüzündür ki bu mevsim hepimizde adeya yanlızlık,özlem ve terkedilmişlik hissi yaratarak ruhumuzu acıtmaya yeterli olur.Bu yönüyle baktığınızda sonbaharn ve onun bize vermiş olduğu hafif burukluğun anlatldığı bu şiirlerde edebiyatımızın şairleri belki de yağmur yağarken bir pencere kenarında gelmiş olan ilham kaynağı ile şiirlerini yazmaya oturmuşlar bir kahve yudumlamışlardır kimbilir..Bugün sonbahar şiirlerinde hüzün yaşamanız ve mevsimin getirdiği burukluğu hissemeniz dileğiyle...

1. Turgut Uyar, Bitmemiş Şiirler VIII

Gözlerimde bir yağmurlu gün başlar;
Vakit ikindidir Eyüp sırtlarında
Bulutlar vardır, pembeden, beyazdan
Mevsim sonbahardır sessiz ve taze.
Nemli otlar, çekirgeler, solgun yüzün
Bir gülüş, bir mahzun bukle saçlarında
Bir eski çiçeği andırırsın yazdan.
Ve bir şarkı başlar kahvelerin birinde
Bizi ömrümüzden alır götürür,
Bir şarkı, faslı hicazdan.
Vapurlar gelir geçer Haliç’ten.
Sonra yağmur hafifler, Elâgözlüm
Sonra yağmur hafifler,
Sonra hisarlar, yollar, ikimiz
Sonra…
Hasret bir şey değil, Elâgözlüm
Ömrümüz böyle olmamalıydı
Hep aşkta durmalıydı çağımız.
Sevdayı mısra mısra değil
Ömrümle yaşamalıydım.
Sonra, sonra gene böyle olmalıydı
Tadına varmadan çiçeklerin
Şehirde bir sen, bir de ben, yalınız.
Yeşil yaprak, alaca gölge, düşen yıldız
Bir gün en büyüğü karşısında gerçeklerin
Maceramız yarıda kalmalıydı

2. Oktay Rifat, Sonbaharda Buluşma


Bulut urbalar toprak galoşlar giydim;
Sevdalıydım, deliydim; yapraklı yollar
Geçerek geliyordum sana. İstanbul
Mevsim sonu ihtiyarlıyor; o sarı
Kuş ötüyordu bir yerde, hiç biryerde
Sofada minderde oturuyorduk;
Eski güneşe doğru oturuyorduk;
Bizdik pencerede, bizdik gelen geçen ;
Bizdik akşamla çıtırdayan ve susan
Susmak rüzgâr çığlığı gibiydi bende;
Konuştukça bir yaprak dökümü sende.

3. Refik Durbaş, Kırık Ayna


Parmakların ucuyla arkaya attığın
saçlarının sonbaharına düştüm
elimi tut, yalnızlığımı okşa
gözünün izi kalsın gözümde…
Aynada ki sûretine sar beni
Gamzen açan kır çiçeği
üzerinde idi acılarım
sen rengini kokladın
ben kokusunun rengini
Sonbahar akşamına sar beni
Seni hangi ömrümle sevdiğimi
bir güz yağmurları bildi
bir de saçlarına düşen sonbahar
kahve falına resmini kim çizdi?
Üşüdüm yağmuruna sar beni
Hasretime vaha, çölüme serap ol
kendine başka anlam bulsun intihar
son istasyonda beklerken ömrüm
seni sevdim, ne söylesem, hepsi inkâr
Giderken, elvedana sar beni

Sinem Özdemir

Devamını gör
Sislere Boğulup Kaybolduğumuz Şiirler...
  • 11.4.2018 11:45:12
  • 0 Yorum
  • 1122

Bizler bazen sisin getirdiği bir hayatın bizlere ne katacağını yada bizi ne derece etkisi altına alabileceğinin hiç bir zaman farkında olamadık bu yüzdendir ki belki düşüncelerimize belki de ruhumuza adeta işlenmiş olan sislerin bizlerde nasıl bir kalp karmaşası yaratacğının farkına varamadık bu yönüyle bakıldığında türk edebiyatında bir çok şair ve yazar sis üzerine birbirinden değerli kaleme almış oldukları eserleri ile bizlere o akıl karmaşalarını birebir yaşattılar...Keyifli okumalra dilerim...

1. Sis, Tevfik Fikret (Ahmet Muhip Dıranas günümüz Türkçesine çevirmiştir)
Sarmış yine ufuklarını inatçı bir sis,
Bir akça karanlık ki bu gitgide artan.
Basıncının altında silinmiş gibi her şey,
Bir tozlu ve görkemli yoğunluk ki bakışlar
Dikkatle işleyemez derinliğine, korkar;
Ama layık sana bu karanlık, derin örtü,
Layık bu örtünüş sana, ey sahnesi zulmün!
Ey sahnesi zulmün…

2. Söz/De Sararır, Ahmet Telli
Ayrılık da bir olanaktır bilirsin
İnce bir sis, bir hüzün örtüsü
Dumanlı bir ıslık yakışır şimdi
Dudaklarıma, bırakıp giderim

Söz / de sararır biterken bir aşk
Kediye iyi bak çiçekleri sula
Diyorsam da aldırma sözlerime
Alışkanlık işte başka birşey değil

Söz / de sararır biterken bir aşk

3. Anı-Sonnet, Hilmi Yavuz
aynalar dolaşıyor, bu kentin aynaları;
sözlerim sisli sözler ve aşklar kırılmada;
aşklardan isteniyor, ah, orda olmaları…
kendini odalara benzeten odalarda,
aynalar göğe ağar, bu kentin aynaları;
kimi dilerse onu göstererek, buyurgan
kimbilir hangi yazda bırakmış anıları?

Sinem Özdemir

 

Devamını gör
Meyve Tadında Şiirlerden Derlemeler...
  • 10.4.2018 10:08:59
  • 0 Yorum
  • 1125

Edebiyatımızda soyut kavramlar üzerinden bir çok eser ortaya koyulduğu gibi somut kavramlar yani elle tutulu nesneler olan meyvelere dair bir çok şairimiz bu konu üzeride birbirinden renkli şiirler ortaya koymuşlardır bu yönüyle baktığınızda hepsinin edebiyatta farklı bir yere sahip olduklarını da söyleyebilmemiz mümkün.Bu yönüyle bakıldığında edebiyata dair eserler ortaya koyumuş ve bu alanda yazılan birbirnden farklı edebi türler ortaya koyulmuş olduğunu söyleyebiliriz.Sizlerde bugün adeta meyve tadında şiirler okumanız ev ağzınızı tatlandırack bu güzel eserlerle hayat bulmanız dileğiyle...
1. Cemal Süreya, Şu da Var


Oysa koca da, ne benim kollarım var
Soy bir portakal yedir bana dilim dilim
Ben Uzunminareliyim’dir doğma büyüme
Ne yapıp yapıp denizi görmek isterim

2. Orhan Veli Kanık, Kızılcık

İlk yemişini bu sene verdi,
Kızılcık,
Üç tane;
Bir daha seneye beş tane verir;
Ömür çok,
Bekleriz;
Ne çıkar?

3. Edip Cansever, Yaz Mutluluğu


Sen bir karanfilsin, delisin
İçlisin de, bükersin hemen boynunu
Mendilimin içindeki kirazdır
Mendilimin içi kiraz
Bilmem ki, ne desem, yaz mutluluğu.

Nasılız ay ışığındaki dostum
Bütün bir gecenin uykusuzluğu
Bak şimdi her şey bir dengeye uydu
Bir domates, birkaç domates hemen hemen tartıldı
Bir sancı gibi yerleşti şuramıza özgürlük
Kirazlar kirazlar
Gözyaşları günbatımının
Karanfil kokusu.

Demiştim, evet
Söz haziranın
Şurdan burdan bir vapura binildi
Gümüş kafesinde denizin
Bir sürü kuştan geçildi
Sevgilim, canım mendilim.

Bir karabatak sürüsü dadandı bordamıza
Dadansın iyi
De bana kim bulacak denizim kalbini
Yeşimden oyulmuş ağaçlar
Kıyılarda
Kim bulacak kıyıların kalbini
Hepsini anlat, hepsini.
Anlat ki
Güneşli günler de sıkabilirmiş insanı
Bir raslantı gibi gelen mutluluklar da
Susarsak susarmışız da, ölçemezmiş kimse derinliğini
Kim bulacak derinliğin kalbini
Sana kızar mıyım hiç
Bana bir gül ver.

Sevgilim, canım mendilim
Mendilim kiraz dolu
Anlatamıyorum galiba
Hüzün değil yaz mutluluğu.

Sinem Özdemir

Devamını gör
Aynalarda Kendimizi Bulabildiğimiz Şiirler
  • 10.4.2018 10:06:56
  • 0 Yorum
  • 1081

Aynalar belki de insanın duygularından çok iç dünyasını yansıtan o belirsizlikleri ortadan kaldırmaya çalışan hayatımızın aksesuarları gibiler adeta bu yüzden baktığınızda türk edebiyatında da bir çok yazarımızın eserlerine konu olmayı başarmıştır çümkü tamamen insanın iç dünyası ve gerçek yaşama dair onu yansıtan olguların birebir temsilcisidr diyebiliriz.

1. Benim Akşamlarım, Ziya Osman Saba
Ellerim buzlu suda, alnımda serin bir taş.
Aynalarda can verir mehtaptan bir kelime:
Sanki loş kuyulara süzülür bir damla yaş.

2. Aynalar, Ahmet Muhip Dıranas
Gençliğimi kaybettim birtakım odalarda;
Kaybolan gençliğimi aradığım aynalarda
Ölüler dolaşıyor böğürlerinde elleri,
Aynı şeyi arayan akraba hayalleri.
Yalnız taze bir kadın yaşlılığı arıyor;
Yaşlılığım! yaşlılığım! diye yalvarıyor.
Sırları dökülüyor baktığı aynaların;
Söndürüp yürüyor bir bir aynaları kadın.

3. Ayna, Ümit Yaşar Oğuzcan
Bana benzeyen bir gözlerim kaldı
Bir de kederli bakışlarım
Düşüncemin olmadığı
Aynalarda ben varım

Yalan değil değiştiğim, yalan değil
Şimdi her şarkı beni ağlatır
Deli eden insanı zaman değil
Zamanı unutmamak kahırdır

Zamandı avuçlarımdan uçup giden
Hayallerimin olmadığı yerde
Zamandı düşünceme hükmeden

İlk sevdiğim şimdi kimbilir nerde?
Önce hatıralarımı götürdü ölüm
Zaman aynasında ölümü gördüm

Sinem Özdemir

Devamını gör
Herkes Kredi Çekebilir
  • 9.4.2018 18:09:55
  • 0 Yorum
  • 1122

Kredi çekmek isteyen müşteriler için yaş sınırı en çok konuşulan konulardan bir tanesidir.18 yaşındayım kredi çekebilir miyim?Sorusu bizlere sıkça sorulan sorulardan bir tanesi bu konuda okuyucularımızı bilgilendirmek amacıyla bu yazımızda kredi ve banka sistemlerinden yaş sınırının getirdiği koşullardan bahsedeceğim. Eğer 18 yaşını doldurmadıysanız fakat nakit ihtiyacınız varsa başvuracağınız farklı yollar vardır. Genelde bankalar belli il temsilcileri çalışanları ile üniversiteleri ziyaret ederek gençler için bazı avantajlar ve nakit bakımından yada kredi kartı bakımından tekliflerde bulunurlar.Bunların birincisi kredi kartı ile finansman sağlanmasıdır.İşte bankalar bu tür konularda size oldukça kolaylık sağlayabiliyorlar.Bu yönden baktığınız zaman her konuda oldukça güzel tekliflerin olması size destek sağlayabilmek açısından yeterli olabiliyor.Gelelim kredi çekme olayına ne yazıkki bu yaşınızı doldurmadan yani 18 yaşını doldurmadan kredi çekip kullanabilmeniz mümkün değil.Bankalar, her zaman geri ödemesini alabileceği müşterilerine hizmet sunmaktadır.Sizden bu konuda kendilerini her zaman garantiye alabilecekleri belli başlı teminatları şart koşuyorlar.Bu yüzden bunları göz önünde bulundurmuş olabilmeniz gerekiyor.Yani kısaca baktığınızda sizin yapmış olduğunuz kredi başvurusu genel itibariyle geçersiz sayılmış oluyor.Tabi bankaların 18 yaş altı çocuklar için sağlamış olduğu imkanları da göz önünde bulundurmuş olmanızı tavsiye ederiz.Baktığınız zaman pek çok yönden güzel imkanlar sağlıyorlar.Örneğin bankalar anne babanın maaş bordrolarını göz önünde bulundurmak koşuluyla çocuklara eğitim kredisi imkanı sağlayabiliyor.Belli şartları sağlamadığınız sürece bankalar genel itibariyle kredi imkanı sağlarken çok titiz davranıyorlar onların belirledikleri şartlara uyum sağlamazsanız ne yazıkki sizlere kredi vermiyorlar.

Devamını gör
Orhan Kemal'in Sinemaya Uyarlanmış Eserleri!
  • 6.4.2018 16:45:39
  • 0 Yorum
  • 1402

Bugün sizlere edebiyatının  çok kıymetli yazarlarından biri olan Orhan Kemal'in sinemaya uyarlanmış eserlerinden söz edeceğiz.
1. El Kızı
Yönetmen: Nejat Saydam, Oyuncular: Türkan Şoray, Ekrem Bora, Cahide Sonku, Suzan Avcı, Çolpan İlhan
Yapım Yılı: 1966

El Kızı romanı, 1960 yılında yayımlanmıştır, kısa sürede başka dillere çevrilmiştir. Eserlerinde toplumun giderek kötüleşmesi ve aile kavramının oldukça dağınık olduğunu ele almış bu sinemada ise gelin-kaynana çatışmasından dolayı bir yuvanın bozuması konu edinilmiştir.

2. Vukuat Var


Yönetmen: Nejat Saydam, Oyuncular: Türkan Şoray, Kartal Tibet
Yapım Yılı: 1972

 

Orhan Kemal bir sel roman yazmak istemiştir. Genelde anadoluya has bir durum olan tarım,toprak ,işçilik yoksulluk gibi konulardan bahsetmeye çalışmıştır.

Fikret Otyam’a yazdığı bir mektubunda bu romana başladığını haber vermiştir: “93 romanına başladım diyebilirim. Şayet senaryolardan fırsat bulabilirsem şimdilik iyi gidiyor.”
Vukuat Var, ilkin 1954 yılında Dünya Gazetesi’nde tefrika edilmiştir. Güllü ile Kemal’in aşkı etrafında, toprak ağaları ve köylü ilişkisinden cesurca söz eden romana karşı çıkanlar olmuştur. Hatta Adana’da roman karşıtı gösteriler bile düzenlenmiş, romanın gazetede tefrika edilmesine son verilmesi istenmiştir.

3. Sokaklardan Bir Kız


Yönetmen: Nejat Saydam, Oyuncular: Hülya Koçyiğit, Aliye Rona, Ahmet Arkan, Orçun Sonat
Yapım Yılı: 1974

 

Sokaklardan Bir Kız, 1968 yılında yayımlanmıştır.  Yalın ve akıcı bir anlatı olan romanda konu yine bireyin bozuk toplumsal düzende kötü yola düşmeden varolabilme mücadelesidir. Annesi bir bar kadını olan Nuran’ın, annesi gibi olmamak için karşısına çıkan bütün olumsuzluklara direnmesini konu edinir. Çekilen filmde tam anlamıyla roman yansıtılmamıştır diyebilirz çünkü bazı konularda romanın amacının dışana çıkılmış ve yine bağımısz sahneler çekilmeye çalışılmıştır.

 

Sinem Özdemir

Devamını gör
Metin Altıok'un Şarkı Olmuş Şiirleri!
  • 6.4.2018 16:43:00
  • 0 Yorum
  • 1237

Kendine has yazmış olduğu şiirleriyle tanınan sanatçı bir çok ünlü besteci tarafından tanınmış ve bu iirleri şarkı yapılmıştır.Ayrıca her kesim tarafında büyük bir zevkle dinlenir ve sevenlerinin ilgisi de bir hayli büyüktür bu şarkılarına...Ayrıca ülkemizde isim yapmış bir çok sanatçı bir araya gelerek onun eserlerini seslendirdikleri bir albüm yaptılar.Baktığımız zaman hayatımızın en güzel noktalarıdır bunlar diyebiliriz...

1. Hilmi Yarayıcı & Yasemin Göksu – Hançerin Sapı
(Şiir: Metin Altıok, Müzik: Murat Doğan)

haksızlık etme
diyorum kendime.
kılavuzun oldu rüzgar,
su gibi dostun.
eğer dumanlıysa
kavruk dağlar;
bil ki gülün ahı,
hançerin sapı var.
ben seni yalansız
bahar gibi sevdim.
sevgi adınaydı
milis beraberliğimiz.
sabahtan akşama
günü tarar örerdik
ve kedileri
ikimizde çok severdik.

senin ağzın tarçın kokardı,
benimki karanfil.
birbirine karışırdı
soluklarımız.
tek başınayız şimdi ikimiz.
bende karanfil,
sende tarçın kokusu
yapayalnız, kimsesiz.

kulaklarım uğulduyor,
yapılar eğiliyor,
çinko damlar
daraltıyor gökyüzünü
alaca bir bulut


geliyor üstüme
yuvarlana yuvarlana
kurşundan bir köpekle.

2. Mehtap Meral & Orhan Alkaya – İzin Verin De
(Şiir: Metin Altıok, Müzik: 3Bas & Ali Hoca & Tevfik Rodos)

Benim bu dünyada bir yerim olmadı,
Kuytu gövdemi saymazsak eğer.
Gövdem ki varla yok arası,
Hem varlığa, hem yokluğa değer.
Ama yüreğim hiç solmadı.
Bir gül koklayayım izin verin de.

Ben yaşama da, ölüme de inandım;
Tamamlarlar sanırdım eksiklerimi.
Çarşıları hep birlikte gezerdik;
Biri dostumsa, sevgilimdi öteki.
İkisinin adını yanyana andım.

Bir soluk alayım izin verin de.

3. Çiğdem Erken & Umay Umay & Birsen Tezer – Havı Dökülmüş Sevincin
(Şiir: Metin Altıok, Müzik: Çiğdem Erken)


yeni çekilmiş bir dişin
yadırganan boşluğu
dilimin ucunda ismin.
somunu yitik bir vida
düştü düşecek yüreğim.
biran önce gel buraya
karpuz, kavun yiyelim.
bilmem ki ne diyeyim,
sana örselenmemiş,
dostluğun böğründe sancı,
sevgi toza belenmiş,
havı dökülmüş sevincin.
biran önce gel buraya
karpuz, kavun yiyelim
batıp çıkıyorum durmadan,
ben bilirsin iyi yüzemem.
çarşafım diş gösteriyor,
dalgalı bir deniz kaç gündür
sallanan bir döşeğim.
biran önce gel buraya
karpuz, kavun yiyelim.

Sinem Özdemir

Devamını gör
Türk Edebiyatında Sağlık Şiirlerinden Derlemeler!
  • 5.4.2018 16:56:37
  • 0 Yorum
  • 1110

Edebiyatımızda şairlerimiz sağlık üzerine yazmış oldukları şiirlerde her zaman bzie de derman olabilmeyi amaçlamışlar baktığımız zaman böyle güzel önemli ve değerli şiirleri bize katmış oldukları için onlara gerçek anlamda minnettar olduğumuzu da belirtmek istiyoruz.Bu yüzdendir ki baktığımız zaman derdimize derman olmuş şairlerimiz bizi başka diyarlara alıp götürmüşler...

 

1. Karantina, Behçet Necatigil
Bulaşıcı hastalık
Düşünüyorlar
Nereden aldınız
Çok da uzun sürdü

Çocukluk gençlik
Kaldığınız evler
Bilinen yerler
Hangisinden aldınız

Kara yalnızlık
Olabilir diyorlar
Geçer diye çekindiklerinden
Yıllardır burdasınız

2. Kendimce, Cahit Külebi
Yorgunsam yorgunluğum benim
Size ne benim yorgunluğumdan?
Üç beş yıl yaşadım şu dünyada
Bir gün koyup giderim.

Hastaysam hastalığım benim
Size ne benim hastalığımdan?
Başım ağırıyor zindan gibi
Çok sigara içerim.

Mahzunsam mahzunluğum benim
Size ne benim mahzunluğumdan?
Geceler boyu denizlerim var
Kapkara akan çeşmelerim

Aşıksam aşıklığım benim
Size ne benim sevdamdan?
Uzaktan kırları, denizleri
Kadınları severim.

İyisem iyiliğim benim.
Size ne benim iyiliğimden?
Bilmeyin hikayemi işte
Öyle yaşar giderim.

3. Doktor, Can Yücel
Çaresiz dertlere düştüm
Yok mu bunun çaresi?
Var:
Yaşamayı ölecek kadar sevmek

Okurken şifa bulmanız dileğiyle...

Sinem Özdemir

Devamını gör
Gözlerimize Yazılmış Şiirler...
  • 5.4.2018 16:54:42
  • 0 Yorum
  • 1246

Gözler kalbin aynasıdır derler şairlerimizde bunlardan haraketle bizlere en güzel eserlerinden olan gözlere hitap eden şiirlerini sunmuşlar.Bazen öyle bir an gelirki tüm duygu ve hayallerimizi tek bir göz hapsi içinde yaşayabiliriz işte o anlar bizim hayatımızın belki de en özel en kıymetli anlarıdır onlardan hiç bir suretle vazgeçmeden yaşayabilmiş olabilmemiz gerekmektedir bunun kıymetini bilebilmekte bu anlamda oldukça önemli bir yere sahiptir...


1. Kanto, Cemal Süreya
Ben nerde bir çift göz gördümse
Tuttum onu güzelce sana tamamladım
Sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu
Bir bunun için yaptım

2. Bakmalar Denizi, Edip Cansever
Bakmalar görüyorum bütün gün türlü bakmalar
Pencere bakması, sabahlar bakması, yeşil otlar bakması
Hepsi de beni buluyorlar, hepsi de bir yağmur uysallığında
Gördüm suyun ki yumuşak, gördüm ağacın ki katı
Gördüm ama şey, gördüm ama nasıl, gördüm ama bu kadar göz
Aynı bir gözler denizi, aynı bir o kadar canlı.


3. Unutamadığım, Ahmed Arif
Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı – berrak.
Yenerdim acıları, kahpelikleri…

Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?

 

Sinem Özdemir

Devamını gör
Bu Numara Kimin
  • 4.4.2018 19:36:48
  • 0 Yorum
  • 1122

Üzerinden çok yıl geçti acaba askerlik arkadaşımı bulabilirmiyim ?Yada bazı durumlarda yaratılmış olan en önemli durumların da hizmetlerinde faydalarını kolaylıkla bulabilmeniz mümkün olabiliyor insanlar bunlar üzerine yoğunlaşırken bazı durumları göz önünde bulundurabilmiş olsalarda aslında bunların kolay yolları olabileceğini de düşünemiyorlar.Telefon numarası sorgulama hizmeti ile birden çok alanda bu servisler hizmet vermeye başladı.Bu yüzdendir ki bir zaman önce yollarınızı ayırmış olduğunuz kişilere ulaşabilmenizde oldukça kolay bir hale gelebiliyor.Yani şöyle düşünmelisiniz artık hayatınızda sizi terke etmiş yada hayatınızdan çıkmış olan insanlara hızlı bir şekilde ulaşıp onların numaralarını öğrenebilmeniz o kadar da zor değil yeterki siz bunu gerçekleştirecek bu servisin varlığına inanın.Numaralar artık tüm bu servisler sonrasında bilinmezlik durumundan bir an önce çıkabilecek mesela internetiniz mi bozuldu bununla kim ilgilenir diye düşünmeyeceksiniz yada doğalgaz nereden yüklenir gibi sorular ile karşılaştığınızda bunlara doğru cevaplar bulurken bu hizmetlerin hepsinden faydalanabilecek hale gelebileceksiniz.İşte tüm bu sorularına rahatlıkla cevap bulabileceğiniz bu hizmetler sizi olabildiğince faklı alanlarda yönlendirebilme imkanı sağlayabiliyor.Günün hangi saatine olursa olsun sizi kimin aradığını ve arayıpta ulaşamadıkları zamanlarda dahi eğer kayıtlı bir numara değilse onlara kolaylıkla ulaşabilmeniz mümkün hale gelebiliyor.İletişim kurarken de sizlere hangi durumlarda ulaşacaklarını daha kolay yöntemlerle sağlayabilecek duruma gelebiliyorsunuz.Günün her saatinde arayıpta en kolay yollardan ulaşabildiğiniz bu servisler aracılığı ile insanlara bu numara kimin diye bir sorgu yaratabilmenizde mümkün hale gelebiliyor.Bağlanan telesektere bu soruyu yönelttiğiniz durumlarda size ulaşması da bir hayli kolaylaşabiliyor.Bu yüzdendir ki farkında olduğunuz bir durum gerçekleştiğinde amacınıza ulaşabilme durumunuz da o derecede artış gösterebiliyor.Örneğin aracınızın muayene günü gelmiş olabilir biliyorsunuz ki uzun süreli bakımsızlıklar sonucunda araçlarınızda bazı sorunlar çıkabilmesi de mümkün olabiliyor bu yüzdendir ki bunları göz ardı etmeden doğru şekilllerde gerçekleştirmiş olduğunuz birden fazla durumda sizin acilen bir servise yada arayıp son tarihleri öğrenebileceğiniz bir hizmete ihtiyacınızda olabiliyor bu yüzden tüm bunları göz önünde bulundurarak sadede bu servislerde numara öğrenmekten ziyade aynı zamanda araç bakım Araç muayene istasyonu en yakın nerede olduğunu yada aracınızın  vergisinin son durumunu nereden öğrenebileceğinizi bununla beraber tüvtürk gibi kurumların da iletişim bilgilerine kolaylıkla ulaşabileceğinizi aklınızdan çıkarmayın bakın sırf bu hizmetler için dahi bu servisler rahatlıkla tercih edilebilir bunun yanında yine diğer bir özelliklerine baktığınız zaman araç kurtarma,posta ve telefon kodları,ulaşım bilgileri,tesisatçılar,eğlence sektörü,şans oyunları ,banka şubeleri aklınıza gelebilecek her konuda yine tel no öğrenme servisi tüm bunları kolaylıkla sağlayabilmeniz oldukça mümkün hale gelebiliyor böyle bir durum düşünüldüğünde aslında bu tür servislerin vermiş olduğu hizmetleri göz ardı etmemiş olmamız gerekiyor.Bunlardan faydalanan ve bizlere geri bildirim olarak kullanıcı yorunlarımıza baktığımızda oldukça memnun olduklarını dile getirmeleri bizi de mutlu ediyor.

Devamını gör
Şairlerimizden Duygularımızı Alıp Götüren Şiirler...
  • 3.4.2018 17:57:18
  • 0 Yorum
  • 1149

Duygularımıza hitap edebilecek şiirler bizi başka diyarlara alıp götürebilmeyi sağlayacaktır.Bu yüzdendir ki duygular genel itibariyle kişilere hitap etmeye çalışır ve onları etkisi altına almaya çalışır bu yüzdendirki türk edebiyatında da bazı yazarlar duygulara hakim olabilmek adına en iyi şiirlerini ortaya koyabilmişlerdir.Duygularınızla yazarlarımızın sizi etkisi altına alabilmesini de sağlayabileceksiniz.
1. Ölüm, Oruç Aruoba


Ölüm yitmekse,
yaşamda yitirmektir.

Yaşamak, yaşamın nasıl
tükendiğini yaşamaktır.

Yaşam yıkımsa,
yaşamak yıkmaktır.

Ölüm bitmekse,
yaşam tükenmektir.

Yaşam yitirmekse,
birlikte yaşamak,
yitirtmektir

2. Memleketimi Seviyorum, Nazım Hikmet

Memleketimi seviyorum :
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

Memleketim :
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendi kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim.
Memleketim ne kadar geniş :
dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
ve güneye
pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye
utanıyorum.

Memleketim :
develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
kavak
söğüt
ve kırmızı toprak.

Memleketim.
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
alabalık
ve onun yarım kiloluğu
pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu’nun Abant gölünde yüzer.
Memleketim :
Ankara ovasında keçiler :

kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun’un.
Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,
zeytin
incir
kavun
ve renk renk
salkım salkım üzümler
ve sonra karasaban
ve sonra kara sığır
ve sonra : ileri, güzel, iyi
her şeyi
hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,
çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
yarı aç, yarı tok
yarı esir…

3. Pesüs, Edip Cansever


Sanırım hiçbir şeyin öyle pek tamamlanmadığı
Bir çağda yaşıyordum. Ve bütün eksik kalmaların
Sessiz ve ünü olmayan bir tanığıydım ben
Ben, diyorum, demek oluyor ki bir anlamım vardı benim de
Düşünen bir şey olarak ve düşündüren
Ama korkarak söylüyorum, çok ağır bir yük gibi taşıyordum bunu da
Ve biraz da pek kullanılmayan
Ya da hiç bırakmadıkları kullanılmaya
Çok ağır bir yük gibi

Sinem Özdemir

Devamını gör
Naifliğin Temsilcisi Gülten Akın'dan Şiirler
  • 3.4.2018 17:55:12
  • 0 Yorum
  • 1102

Yıllardır incelik şairi olarak tanınan Gülten Akın türk edebiyatına bir çok alanda şiirlerini ortaya koyabilmişlerdir.Bu yüzdendir ki kibarlık ve ince düşünebilme ruhuyla bir çok sanatseverin ruhuna dokunabilmiştir.Bu yüzden en güzel şiirlerini bu alanda yazabilmeyi başarabilmiştir.


1. Kıyamet
“Elyazını yaktım, dürüsttü ve aşınmamış
Sevgi sözcüklerini yaktım, hoyrattır onlar
Sıcaklığı saklı akarsuyu anlamazlar
Sorular, kurutur incitir sorarlar
Elyazını yaktım

Adresini yaktım
Yakmak gibiydi biraz da dünyayı herşeyi
Bastığımız düşümüzde gördüğümüz
Özlediğimiz yaklaştığımız
Hayatım özlemdi ansımaydı düştü
Yaktım adresini şimdi özlem oldu hayatım

Resimleri yaktım birini saklasam dedim
En çok onu yaktım onu yaktım
Kış göğünü yaktım, bir kavak büyüttüm balkonumdan
Akşam desem değil, yangın desem değil
Dışarda apansız bir kıyameti yaktım

Sevgidir kendimi bildiğim, onunla başladım
Elyazın mı, adresin mi, resimlerin mi
Sen mi ömrün mü
Çıkardım onları şimdi sakladığım yerden
Kıyameti göğü kışı akşam sözlerini
Sevgiyi yaktım”

2. Yeniden


“Karanlık bastı mı gelirsin
Penceremin dibinde durursun
Oyuncaklar kabartma harfler gibi
Elle tutulur gibi garipliğin”

3. Yorgun Sevi
“Susarak,iki komşu gibi güne değerek
Asıl söyleneceklerin üstünden aşarak
Sevdiğim,
Ayrı ayrı uzakta, yanyana

Birbirimizi derinden gözlediğimiz yazlarda
Ve üstün körü baktığımız kentlerde
Güllerin güllerimiz
Hüzünlerimse hüzünlerimiz değil”

 

Sinem Özdemir

Devamını gör
Maviye Sevdalandığımız Şiirler...
  • 2.4.2018 16:35:51
  • 0 Yorum
  • 1255

Öyle ılık bir hiski bu  bazen maviye bazende onun duru oluşuna sevdalandık biz bu yüzdendir ki her alamda kendimize yeni bir yol ekledik ve bu yolda farklı alternatifler yaratmay çalıştık biz adeta kendimizi mavide yaşar gibi hissettik...ve öylede kaldı işte sze maviyazarlarından en güzel şiir derlemeleri..
1. Mavi Geçti, Haydar Ergülen
Öyle bir yazdı ki
sanki gökyüzünde oturuyorduk..

Seni öpmek gökyüzünü öpmek gibi
mavi bir şeydi..

Gençlik öyle bir yazdır ki
ne yurt ne ev ne oda
yalnızca gökyüzü
yeter insana..

Biz seninle gökyüzünde
çok oturduk
gençliğimiz
çok mavi geçti..
Çok!

 

2. Hayal Ettiğim Şey, Cahit Sıtkı Tarancı
Gök mavi mavi gülümsüyordu,
Yeşil yeşil dallar arasından.
Altın sesi birdenbire sordu:
“Ne haber eski aşk yarasından!”

Kapandı, dedim, bitti karanlık;
Vuslatla sona erdi o çile;
Bu huzur şelâlesi aydınlık
Yeni bir çağdır başlar seninle.

Mevsim bahar devamlı bir yazdı;
Okşamak devresindeydi rüzgâr;
Yukarıda bulutlar bembeyaz,
Gelinlik elbisesi bulutlar.

Nihayet, bahtiyar başımızı
Bir yastığa attığımız günden,
Aşkın hayata verdiği hazzı
Neden sonra tattığımız günden

Bir ömür sürüyoruz, bihaber,
Günün beyhude dağdağasından,
Gök hâlâ mavi ve gülümser,
Yeşil yeşil dallar arasından.

 

3. Mavi Randevu, Celal Sılay
Mavi bir elbiseyle gelmiştin, gökyüzü maviydi.
Getirdiğin rüzgârla ev kokuyordun..
Kolun koluma değiyordu, omzun omzuma..
Mendilin maviydi, gökyüzü maviydi..

Bin dokuzyüz kırk iki baharıydı
Bahçeli pencereler önünde geziyorduk,
Gözlerimiz buluşuyordu, ürperiyordum
Gökyüzü maviydi, mendilin maviydi

Sıcak nefesin yüzüme değiyordu
“Evlenebilir miyiz” diye sormuştum,
Yürüyüşün değişmiş, yüzün pembeleşmişti;
Mavi elbiseler içindeydin, gökyüzü maviydi.

Elini elime verdin, ayrılıyorduk,
Gözlerin gözlerimde, dudakların ıslak,
“Sık sık konuşalım” demiştin; gittin..
Mendilin maviydi, gökyüzü maviydi..

Sinem Özdemir

Devamını gör
Şiirsever Aşıklara Aşk Şiirlerinden Seçmeler...
  • 2.4.2018 16:35:00
  • 0 Yorum
  • 1063

Aşkı anlatmak her zaman kolay değil bazılarımız aşkı sadece iki insan arasında geçen bir ilişki olarak görüyor bu doğrudur fakat aşkın öyle farklı bakış açıları vardır ki bunlar bi ağaca bir kuşa bir kelebeğe bir arabaya dahi duyulabilen bir aşk olabilir bu yüzdendir ki onu anlatabilmek öyle kolay değildir.Bugün aşkın yazarlarından en güzel şiirleri okuyucularımıza armağan ediyoruz.

1. Misafir, Cahit Sıtkı Tarancı

Bir gece misafirim olsan yeter,
Dolar odama lavanta kokusu;
Soğur sevincinden sürahide su.
Ay pencerede durup durup güler.

2. Sonludur Aşk Da, Metin Altıok


Güzel anılar biriktirdim senden,
Dudağıma solgun gülücükler getiren.
Özenle sakladım belleğimde,
Bir yığın oldu daha şimdiden.
Nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın
Bir gün apansız gerçekleşiveren.

Bir terazinin durgun pirinç kefesine
Pat diye inince kara kiloluk,
Nasıl kalkar havaya birdenbire
Boş kalan zavallı kefe.
Nasıl titreşir terazi uzun süre,
Denge sağlanıncaya kadar başka şeylerle.

Anılarla bozdum o dengeyi ben önce,
İkimiz için de yaptım bunu.
Yaşadığımız günlerden biriktirdim sessizce,
Bir kefede sana hiç sezdiremeden.
Koyabilirsin kara kiloyu artık,
Bak terazi nasıl kolay gelecek dengeye.

Mutluydum ben yine de kendimce.
Senin girdilerin, çıktılarım benim
Doğrusu uygundu birbirine,
Yan yana gelince bir resmi tamamlayan.
Vazgeçilmezdi ellerin sonra,
Yangınımdan yorgan döşek kaçıran.

Ama inan sonludur aşk da,
Kovalar sonunu kendi kendinin.
Bana bir uçurum gerek şimdilerde,
Yeterince dik ve derin.
Bir çavlan istiyorum çünkü,
Kırmak için kristalini hayatın ve şiirin.

3. Sevgilimsin, Ataol Behramoğlu


Sevgilimsin, kim olduğunu düşünmeye vaktin yok, yapacak
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin, ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden

Sevgilimsin, boğuk aşkım, kanayan gençliğim
Uçuruyorum seni çocukluğuna doğru
Kanatların yorulur, ter içinde kalıyorsun
Gece yanıbaşımda bağırarak uyanıyorsun
Her sabah el sallıyorum metalle karışmana

Sevgilimsin, ara sıra bir kağıt koyup erteliyoruz aşkı
Otobüslerde ve trende kaçamak yaşanan
Ve bedenlerimiz kana kana kanayamadan yan yana

Sinem Özdemir

Devamını gör