- Şiir
- 22.12.2017 16:06:16
- 0 Yorum
- 1055
“Buradan gidilir acılar kentine,
buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya,
buradan gidilir yitmiş insanlar arasına.
Adalet yol gösterdi ulu rabbime,
kutsal güç, yüce bilgelik, ilk sevgi
yarattı beni.
Benden önce her şey sonsuzdu;
sonsuza dek süreceğim ben de.
İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.”
Bir kapının üstünde koyu renkle
yazılı bu sözleri görünce:
“Usta” dedim, “beni ürkütüyor bu sözlerin anlamı.”
O, içimden geçenleri anlamıştı:
“Burada her türlü korkuyu bırakmalı,
ödlekliğin kökünü kazımalı.
Sana söylediğim yerdeyiz şimdi,
akıl hâzinelerini yitirdikleri
için acı çekenleri göreceksin.”
Sonra eliyle tutup elimi,
gülümseyerek yüreklendirdi,
gizlerin içine soktu beni.
Burada ağlamalar, inlemeler, yakınmalar
uğulduyordu yıldızsız gökte,
gözlerimden yaşlar boşandı benim de.
Çeşitli diller, iğrenç küfürler,
acıdan yakınanlar, öfkeden bağıranlar,
yüksek sesler, boğuk sesler, çırpan eller,
sonsuza dek karanlık bu havada,
bir kasırgada savrulan kumlar gibi
kendi ekseninde dönen bir uğultu oluşturuyordu.
Korkudan başım dönüyordu.
Dedim ki: “Usta bu duyduklarım ne?
Acıya yenik düşen bu insanlar kim? ”
Dedi ki: “Bu rezil durumdakiler
kötülük de, iyilik de yapmadan
yaşamış olanların ruhları.
****