Anadolu Öykülerinden Seçme Alıntılar!

anadolu-oykulerinden-secme-alintilar
  • Şiir
  • 29.3.2018 18:10:04
  • 0 Yorum
  • 1171

1. Ahmet Hamdi Tanpınar (1901 – 1962) – Erzurumlu Tahsin (Abdullah Efendi’nin Rüyaları, 1943)

 Erzurum’da yaşadığında başından geçmiş olan depremin izlerini  yazdığı büyük felaketler karşısında dünya nimetlerinden vazgeçip bir meczup haline gelen Tahsin Efendi’yi anlatır.Onun ayrıca mücadeleler karşısında nasıl ayakta durduğundan bahseder.

“Ertesi gece şehrin her meydanı acayip bir panayıra dönmüştü. Çadırlar, tahtadan ve gaz sandıklarından yapılmış kulübeler, dört direk arasına ve üstüne gerilmiş kilim ve seccadeden yapılma acayip meskenler, hatta sadece önleri örtülü arabalar… Ve bunların arasında alçak sesle konuşan ihtiyarlar, kadınlar, ağlayan küçük çocuklar, gidip gelen siyahlı beyazlı hayaletler. Bu hakiki bir göç manzarası idi.”


2. Sabahattin Ali (1907 – 1948) – Arap Hayri (Kağnı, 1936)
 Toplumda yaşamış olan farklı karakterdeki insanların bir biriyle çatışmalarından bahseder.

“Gerçi, bozkırları altmış kilometre ile geçen trenin ara sıra durduğu tenha istasyonlardan veya tenezzüh otomobillerinin yarım saat için mola verdiği ağaçlı hükümet meydanlarından bu dünyayı görebilmek kolay, hatta mümkün değildir, fakat yirmi beş kişi yolcu taşıyan bir Şevrole kamyonla buralara gelip üç dört gece kıraathanenin üstündeki otel kılıklı yerde yahut avlusu çamur ve benzin kokan handa kalanlar, eğer gözleri kör değilse, hayatın akışına sessizce uyup giden, başlı başına bir dünya görürler. Fakat bu da görmek değildir. Oralarda uzun zaman oturmak, akışa kapılarak yaşamak lazımdır. Birkaç büyük şehrimizi dolduran ve dünyayı oradan ibaret sananlar bu kasabalara geldikleri zaman, ne kadar ayrı bir alemin insanları olduklarını anlarlar. Kendileri için ehemmiyetli olan bir takım şeylerin buralarda adının bile anılmadığının, senelerin burada ancak birkaç resmi binada ve kahvenin mermer masasının üzerinde çay lekeleriyle yatan bir iki gazetede yürüdüğünü, yaylı arabanın yerini tutan otomobilin, küçük bir daire üzerinde dönen hayatta bir değişiklik yapmadığını fark edince şaşırır ve kaçmak isterler.”

3. Kenan Hulusi Koray (1906 – 1943) – Tarlaya Çevrilen Su (Bahar Hikayeleri, 1939)

Ahlamış Köyü’nün çiftçilik ile uğraşan halkının çekmiş olduğu su sıkıntılarını muhtarın yapmış olduğu çözümlerin yetmemesi üzerine  yeni açılan bakır madenine giden suyu ektikleri yerlerde nasıl kullandıklarını anlatıyor. Bu köy özellikle iç anadolu tarafında bulunan köyler ile benzer özelliklere sahiptir.

Ahlamışlar Köyü kasabadan Delideğirmen yoluna sapınca, yaya giderseniz bütün bir gün, eşek sırtında şöyle böyle üç saat tutar. Değirmeni kıvrılıp Delisuyu yan tarafınıza alır almaz kendinizi birdenbire kel tepeler, dımdızlak tarlalar arasında bulursunuz. Ne bir yonca, ne katır tırnaklarına tesadüfen vazgeçiniz, öğle vakitlerine rast gelirseniz vay halinize! Yollarda insan değil it bile geçmez, bulut gölgesi düşmez, kuş uçmaz.”

Sinem Özdemir

Yorum Yap

Yorumlar