Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Attila İlhan başta olmak üzere,yaşadıkları dönemde eserleri ülkede büyük yankı uyandıran ve yayınlanması yasaklanan bir çok eseri bir araya getirdik.O dönemin koşullarına göre okuyucularda olumsuz düşünceler yarattıkları düşünülmüş ve belli bir yerden sonra üzerine kalem çekilmiş okunmmaması adına yasaklanmıştır.
1. Sait Faik Abasıyanık (1906 – 1954) – Medar-ı Maişet Vapuru, 1944
sait faik öykü kitap
Medar-ı Maişet Motoru, Sait Faik’in ilk romandır. Geçim sağlayacak motor anlamını taşır. Romanda, Burgaz Ada’da oturan emekli memur Ali Rıza Efendi’nin emeklilik yıllarında ailesiyle birlikte çektiği geçim sıkıntısı, ailenin hayata tutunma çabaları anlatılır. Hiçbir siyasi hedef göstermeyen roman, yine de kahramanlarından birine eski bir asker kaputu giydirdiği için 1944’te yayımlandığında sıkıyönetim mahkemelerince toplatılmıştı.
1952 yılında yeniden basılırken, Sait Faik kitabın ismini Birtakım İnsanlar, romanda geçen Medar-ı Maişet Motoru’nun ismini ise Ceylan-ı Bahri olarak değiştirdi. “Medar-ı Maişet adlı kitabımı çıkarmıştım. Hayatı tozpembe görmüyorum diye mahkeme masrafı ödedim. Üzüntüsü de caba. Kahramanlarım rahat etmek için hapse giriyor. Bütün sebep bu!”
“Fahri uyumadan evvel bu küçücük seyahatten aldığı intibalarla bütün hayatının birtakım birbirini ancak tutar küçük sahnelerden ibaret olduğunu sandı. Hayatında bir devam, nasıl bir roman içinde vaka başlar biterse, bir nevi bir başlayış, bitiş olmadığını fark etti. Acaba bütün insanların hayatı da bu şekilde birtakım kopuk, yarım şeritlerden mi ibarettir?Romanlarda olduğu gibi bir başlangıç, bitiş arzu ediyordu. Her yarım şey yahut her bütün fakat az şey, onda inkisarlar, hüzünler yaratıyordu. Fakat yine de düşündü ki bu yarım şeylerdir ki ona yeni yeni yaşamak hamleleri vermiştir. Fakat ne de olsa Fahri bir maceranın, bir romanın, başlayıp biten bir vakanın içine kendini atmak istiyordu.”
2. Adalet Ağaoğlu (1929 – ) – Fikrimin İnce Gülü, 1976
adalet ağaoğlu fikrimin ince gülü roman
Adalet Ağaoğlu, adını Vedia Rıza’nın bir şarkısından alan romanı Fikrimin İnce Gülü’nde öksüz ve yetim büyümüş olan Bayram, Almanya’da çöpçülük yapıp biriktirdiği paralarla aldığı Mercedesi Balkız ile Kapıkule’den başlayıp köyüne kadar uzanan yolculuğu, kurduğu hayaller ile yaşadıkları arasındaki düş kırıklıkları ve uçurumu anlatır. Roman hakkında askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif (küçük düşürmek) suçlamasıyla dava açıldı. Fikrimin İnce Gülü’nün dördüncü baskısı yapıldığı sırada toplatılır. İki yıl süren davanın ardından Ağaoğlu aklanır.
“Bayram’ın en son atılımı: Boş her dakikasını, bu Mercedes’i alabilmek için harcadığı günler. Durmadan iş saatlerini çoğaltıyor. Etti iki bin dokuz yüz mark. Haftada yirmi fazla saat daha yap. Etti üç bin dört yüz mark. Aklı hep son çıkan Mercedes’lerde. Ama şu bir yıl öncesinin 200’ünü bile en çok indirimle, tek mark kazıklanmadan nasıl edinebilir? Hadi bunu aldı, cebine kaç markı artar ki? Yol parası. Memlekette geçirilecek bir aylık tatil. Göz dolduran, Ballıhisarlı’yı artık İncegül Bayram diyerek kendisiyle alay ettirmeyecek bir araba için daha ne kadar fazla saat, fazla gün yapmak gerek? Kendisi için ayrılmış tek saati olmayan son üç yıl…”
3. Nazım Hikmet (1902 – 1963) – 835 Satır
nazım hikmet 835 satır şiir kitabı
Nazım Hikmet’in şiir kitapları 835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930), Sesini Kaybeden Şehir (1931) İçişleri Bakanlığı’nın emri doğrultusunda bir zümrenin başka zümreler üzerinde hakimiyetini temin etmek gayesiyle halkı suça teşvik suçu bulunduğu savıyla mahkemeye verildi. Türk Ceza Kanunu’nun 311. ve 312. maddelerine dayanılarak başlayan yargılama 10 Mayıs 1931 günü aklanmayla sona erdi.
Bu kitapların ardından, önce Benerci Kendini Niçin Öldürdü? (1932), sonra da Gece Gelen Telgraf yayımlandı. Bu kitabı toplatan İstanbul Cumhuriyet Savcılığı 5 Mart 1933’te halkı rejim aleyhine kışkırtmaktan dava açtı. Şair için asıl büyük darbe 1938 yılında Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde askeri isyana teşvik suçundan yargılanarak, Askeri Yargıtay’dan gelen onayla 28 yıl 4 ay ağır hapse mahkum edilmesi olur. 12 yıl boyunca cezaevinde kalır. Cezaevine girdiği 1938 yılından itibaren de şiirleri ülkede yasaklanır, bu yasak 1965’e dek sürecektir.
“Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın!
Sizi canımda
canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın…
Resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üstüne kumsalın,
mendil sallamayın bana.
İstemez…” (Veda, Sesini Kaybeden Şehir)
4. Rıfat Ilgaz (1911 – 1993) – Sınıf, 1944
rıfat ılgaz sınıf şiir kitabı
Rıfat Ilgaz’ın şiir kitabı Sınıf’ın kapağı kırmızıdır, yayınevinin adı da Devrim’dir. Sadece 25 gün satışta kalabilen kitap, hızla toplatılır. Kitabına Sınıf ismini vermekle halkı ve içtimai sınıfları değil, öğretmen olması dolayısıyla mektep sınıflarını kast ettiğini, kitabın kapağının kırmızı kaplı olmasının bir manası olmayıp, göze çarpan bir reklam olduğunu beyan etmiş ise de mahkeme Rıfat Ilgaz’ı 6 ay hapse mahkum eder. Rıfat Ilgaz tahliye olduktan sonra yaşadıklarını ise ileride Karartma Geceleri adlı anı romanında anlatır. Artık bu mesleği tamamiyle bırakacak ve diken üstünde diye tabir ettiğimiz bir yaşamı tercih edecektir.
“Yoklama defterlerinden öğrendim sizi,
Benim haylaz çocuklarım!
Sınıfın en devamsızını
Bir sinema dönüşü tanıdım;
Koltuğunda satılmamış gazeteler?
Dumanlı bir salonda
Kendime göre karşılarken akşamı,
Nane şekeri uzattı en tembeliniz?
Götürmek istedi küfesinde
Elimdeki ıspanak demetini
En dalgını sınıfın!
İsterken adam olmanızı
Çoğunuz semtine uğramaz oldu mektebin
Palto, ayakkabı yüzünden.” (Çocuklarım)
5. Mahmut Makal (1930 – ) – Bizim Köy, 1950
mahmut makal bizim köy kitap
Eselerinde toplumun bize yansıtamadığı bir çok konuyu bulabilme imkanı sağlarsınız.Köy edebiyatı akımının ilk ürünlerinden Bizim Köy, 17 yaşında bir öğretmenken kaleme aldığı ilk kitabıdır Mahmut Makal’ın. Kitapta 1940’larda Orta Anadolu’nun iki yoksul köyünde köylülerin doğa koşullarına ve yoksulluğa karşı verdiği mücadele gerçek olaylara dayandırılarak işlenmiştir. Ekonomik zorluklar, gelenek ve görenekler, sağlık mevzuları, inanışlar ve uygulamalar zaman zaman gerçek diyaloglarla, zaman zaman da olay aktarımı yoluyla kitapta yer bulmuştur. Kitap 1966 yılında UNESCO’nun Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü’nü alır. Makal, Anadolu köylerinin ekonomik ve sosyal yapısını kötü göstererek komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle 1949 yılında tutuklanır. 1 ay sonra tahliye olsa da, sürekli mahkemeye verilmesi ve yediği cezalardan ders çıkaramadığı için bir süre sonra görevine son verilir ve istifa edilir.
“Güzden eline ne geçer de evin kıyısına köşesine atarsan, baharı getirirsin onunla. En ilkel bir yiyecek olan pirinç, bizim için lükstür. Alfabede, “Baba bana bal al” cümlesini okurken, sordum: Elli altı öğrenci içinde, yalnız bir tanesi bal görmüş. Gerisi bilmiyor. Kadın-kız, işi yoksa ot toplasın, kaynat kaynat ye. Çoğunluk ya kupkuru yavan ekmekle, ya da biraz soğanı, turşuyu katık ederek gününü gün eder. Bulguru bile zor bulur. Sık dişini, verme canını!”