Reşat Nuri Güntekin, roman ve öykülerinde Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki radikal, köklü değişimlerin getirdiği koşullara ayak uydurmaya çalışan farklı insan tiplerini ele almaya çalışarak, adeta değişen toplumun portresini çizer.
Yaprak Dökümü için Ahmet Hamdi Tanpınar, 24.1.1957 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan Reşat Nuri ve Eserleri adlı geçmiş döneme ait son dönemin en bilnen eseridir ve aile içi sorunları,sevgileri,ilşkileri en iyi şekilde yansıtma amacındadır.
Roman, küçük bir bürokrat olan baba Ali Rıza Bey’in pasif kişiliği ve katı ahlakçı tutumu nedeniyle, değişen sosyo-ekonomik koşullara ayak uyduramaması, aile içindeki hakimiyetini yitirmesi, ailesinin çöküşü ve dağılışı karşısında ne yapacağını bilemez çaresizliğini anlatır.
Geleneksel aile geleneklerine göre yetişen şevket ailenin en büyük çocuğudur.Babasının yolunda ilerlerken onun gibi olmayı hedefleyen Şevket de yaşam karşısında edilgen bir hal sergilemektedir. Karısı ve kız kardeşlerinin kendisini sürüklediği uçurumu fark etmesine rağmen, bu itime karşı koyacak güce muktedir değildir. Bu yönü, babasının katı ahlakçı tutumunu sürdürüp çevresindeki olaylara tepki vermemesine benzer. O dönemde, genelde otoriter baba figürü yer alır roman ve öykülerde. Bu romanda bir babanın ailesini kötülüklere karşı korumaya çalışsada yenik düşeceği vurgulanmıştır. Anne Hayriye Hanım karşısında pasif kalan baba Ali Rıza Bey gibi, oğul Şevket de Ferhunde karşısında aynı tavrı sergileyecektir.Gelinin de hayatlarına girmesiyle artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.Baba pasif kaldıkça sonbaharda yaprak döken ağaçlar gibi aile tek tek dökülecektir.
“Çocuklarının arasında en çok bana güveniyordun. Halbuki en büyük tekmeyi benden yedin, zavallı babacığım. İhtiyar günlerinde sana yardım etmeyi ne kadar isterdim. Yazık ki olmadı. Bir kere nasılsa ayağım kaydı; bir daha kendimi toparlayamadım. (…) İnanır mısın baba? Hiçbir şeyin farkında değil gibi göründüğüm halde her pisliği görüyordum. Kendi kendime ne lanetler ediyordum, bilemezsin…”