CEMİL SÜLEYMAN (ALYANAKOĞLU) (1886-1940)
Fecr-i Âti Topluluğu bir çok gencin bir araya gelerek bir heyecan ve şevkle oluşturdukları bir topluluktu. Kısa soluklu bir edebiyat meydana getiren bu genç şair ve yazarların bir kısmı daha sonra Türk edebiyatının önemli isimlerinden olacaklardı. (Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Refik Halit, Ali Canip gibi) Bunların arasında güçlü ve sanatkârane yazıları olmasına rağmen edebiyat dünyasında unutulmaya yüz tutmuş olanlar da vardır. Bunlardan biri de Cemil Süleyman’dır. Siyah Gözler romanı ile romancılık sahasında kendini kanıtlayan Cemil Süleyman, mesleğinin bir cilvesi olarak çeşitli Arap diyarlarında en zorlu görevlere gönderilmesi sebebiyledir ki yazı hayatında kesintiler meydana gelmiştir. Ancak yazdığı roman ve hikâyelerle edebiyat dünyamızda unutulmayı hak etmeyen sanatçılarımızdandır. Kendisi hakkında yazılmış bir biyografi kitabından hareketle Cemil Süleyman ile ilgili pek fazla bilinmeyenlere ışık tutmaya çalıştık.
Cemil Süleyman 24 Şubat 1302 (1886)’de İstanbul’da doğdu. Tam adı Mehmet Cemil Süleyman’dır. Babası Alyanak Mustafa paşa’nın oğlu Kaymakam Süleyman Bey, annesi ise Refika Hanım’dır. İstanbul’da ilkokula başlayan Cemil Süleyman babasının Arap diyarlarına sürgün edilmesi dolayısıyla Beyrut, Halep ve Sidon’da bulundu. Yer değiştirmeler sebebiyle düzenli bir eğitim göremeyen Cemil Süleyman babasının tuttuğu özel hocalar sayesinde eğitimini tamamlamaya çalıştı. 1903’te Halep İdadisi’nden mezun oldu. Tıp tahsili için İskenderun’dan Beyrut’ a gitti ve Amerikan Üniversitesi Tıp Fakültesi hazırlık sınıfında okudu. İstanbul’da tıp tahsiline devam eden Cemil Süleyman 1906’da tahsilini tamamlamıştır. Edebiyat ve sanatın diğer kollarıyla da ilgilenen Cemil Süleyman 1908’de ilan edilen Meşrutiyet’in estirdiği özgürlük havasının da etkisiyle yazılarına hız verir ve yazdığı hikâyelerle edebiyat dünyasında tanınmaya başlar.
1909’da kurulan Fecr-i Âtî topluluğuna katılmış ve hikayeleri Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanmaya başlamıştır. Balkan Savaşları sırasında Bulgaristan’a gitmiş daha sonra Hicaz’da çıkan salgın hastalık sebebiyle Arabistan’a gönderilmiştir. Sürekli cephelerde görevlendirilmesi sebebiyle 1909-1913 yılları arasında yazı hayatında kazandığı şöhreti yavaş yavaş unutuluyordu. 1914-1918 yılları arasında Şam, Amman gibi Arap bölgelerinde tabip olarak çalışmış ve 1918’de Tabip Yüzbaşı rütbesiyle terhis edilmiştir. Harp yıllarında iki yara alan Cemil Süleyman Harp Madalyası ve Demir Salip Nişanı ile ödüllendirilmiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Antalya Sıhhiye Müdürü olarak çalışmış, Mart 1923’te, Çanakkale ardından 1925’te Samsun Sıhhiye Müdürlüklerinde bulunmuştur. Doktor Cemil Süleyman 1927 yılında hükûmetin izniyle yurt dışına çıktı. 1931 yılına kadar Antakya’da ( Hatay o zaman ülkemiz sınırları içinde değil), 1934 yılına kadar Hicaz’da bulundu. Aynı yıl içinde İstanbul’a döndü.
Ömrünün yirmi yedi yılı gurbette geçen Cemil Süleyman memlekete döndüğünde Soyadı Kanunu’nun gereği olarak “Alyanakoğlu” soyadını aldı. Memlekette dönüşünün akabinde çeşitli gemi ve vapurlarda doktorluk yaptı. 1937’de geçirdiği bir kaza sonucu yaralanan bacağı diz kapağı altından kesildi. Bundan sonra sürekli rahatsızlanan Cemil Süleyman bir ara tedavi için Almanya’yagidip geldi. 30 Nisan 1940’ta Cerrahpaşa Hastanesi’nde vefat etti.
kaynak:edebice