Kedime Saygılar

kedime-saygilar

Uyandığımda, yorganın dışında kalan kolum kaskatı olmuş resmen soğuktan buz kesmişti. Yavaşça hareket etmeye çalışırken bedenimin ne denli güçsüz kaldığını farkettim. Oysa başımı kaldırıp saate baktığımda saat 10.34 idi. 10 saatlik kesintisiz bir uykunun ardından toparlanmam gerekirdi. Yataktan zorla doğruldum. Ağzımın içinde böcekler dolaşmışcasına, zehir tadıyordum. Ayaklarımı  sürüyerek banyoya gittim. Aynaya bakmak istemiyordum çünkü ağlamaktan kan çanağına dönmüş, pörtlek yeşil gözlerim ve darma duman karamele boyanmış uzun ve dalgalı saçlarım muhtemelen tüm geceyi anlatıyordu. Ellerimi musluğa uzatırken içimden keşke dedim, keşke bir süpürge olsa ya da ne bileyim bir vakum makinesi, tüm istenmeyen anılar ve bilgiler temizlenebilse.Keşke o kötü ve istenmeyen anılar o vakum makinesiyle temizlenecek kadar baasit birer meta olsalardı. Bardak gibi olsaydı mesela, atıp duvara kırıp tuzla buz edebilseydik. O bağırışlar, hakaretler, yok saymalar, garezler, intikam naraları üzerine su dökülünce koskocaman balkon gideri gibi bir delikten yuvarlanıp akıverse.
Suyu yüzüme çarparken annemin ' canın yanmazsa büyümezsin ' dediğini hatırladım.
Daha ne kadar büyümem gerekiyor?
Daha ne kadar acı çekmem gerekiyor?
Beynimin raflarına kaç kötü anı daha sığar?
Ah evet... Doğru ya, beyinlerimiz sınırsız birer depo. Lanet olasıca herşeyi kaydediveriyor.
Sana sormuyor bile. Üstelik unutmaman gereken parolayı şıp geriye atıp, yıllar önce babandan yediğin dayağın her yerde karşına çıkmasına izin veriyor.
Havluya uzanırken istemsizce 1 saniyeliğine dahi olsa aynada kendimle çarpıştım. Ne o dedim kendi kendime?
Nerde senin kalkanın amazon kızı? Hani hepsini öldürüyordun erkeklerin? Hani senin feministliğin? Hani az mantıklı olunlar?
Hani kimse vaz geçilmez değildirlerin? Noldu? Adamın biri gelip hepsini yedirdi birer birer değil mi? Sapsade dümdüz bir adam, hiçbir artısı olmayan, ortalama tipi ve zekasıyla seni nasıl alt etti ama? 
Mutfağa yönelirken feliksin bacaklarıma dokunmasıyla irkildim. Ahh... canım kedim. Hemen alıp kucağımda sarmalayarak mutfağa gittim.
O da sana noldu der gibi yüzüme matah ve meraklı bir bakış fırlattı. Küçülen göz bebekleri üzerimde dolaştı. Sonra teselli eder gibi taraklı ve sert dili ile öpücüklerini kondurmaya başladı.
Saf sevgi bu muydu?
Benden birşey istemeden, beklemeden mi beni seviyordu?
Ben mama vermesem, oyuncaklarını elinden alsam beni yine sever miydi?
Komşum zehra hanımı bana tercih edip, ona gizli sahibelik yaptırır mıydı?
Sahi insan hem seviyor, hem aldatıyor olabilir mi?
İnsanlar mı kedilere benziyor kediler mi insanlara?
Yok canım daha neler... Hadi ye kızım mamanı... annen nasılsa düzelir.
Biraz gözyaşı, biraz kahve bolca zaman...
Yarası kabuk bağlar...

 

K.ŞEKEROĞLU

Yorum Yap

Yorumlar