İnsanlar 2

insanlar-2

Aşağıda okuyacağınız yazı İnsanlar adlı denememin 2. kısmıdır. İyi okumalar dilerim.

 

Bilgisayarımı çantama koyarken bir yandan da koray ve canan ile günün dedikodu furyasına eşlik etmekten geri kalmıyordum. En az kırk farklı kalem ile dolu ahşap kalemliğimi neredeyse deviriyordum ki koray ani refleksle düzeltip müdür hakkındaki görüşlerini iletmeye devam ediyordu. Canan ise atkısıyla cebelleşiyordu. Uzun pırasa yapılı kahve rengi saçları ve gözüne giriyormuş hissi veren kakülleriyle yıllardır değişmeyen bohem tarzını koruyordu. Koskocaman yüzükler ve kolyeler asla değişmeyen kahverengi, siyah ya da gri arasında dengelenen giyim tarzı ile fikirler birer dna sarmalı gibi tamamlayıcı unsurlardı. Koray ise çapkın olmaya çalışan, yakışıklı fakat saf bir adamdı. Kadınların aklını alabiliyor ama asla mutlu olamıyordu. En uzun ilişkisi 13 gün sürmüştü. Tam 7 yıldır burada beraber çalışıyorduk. Üniversiteden mezun olunca babamın sayesinde bulmuştum bu işi. İşimse bir dergide röportaj yayımlamaktı. Üçümüzün işi de aynıydı. Ortalama bir dergiydi. Ancak bazı hava yolları ile yapılan anlaşmalar sayesinde ayakta durmaya devam ediyordu. Bize verilen oda ne sırlara, ne dedikodulara ev sahipliği yapmıştı. Hatta tehdit, şantaj ya da yasaklar yüzünden yayınlanamayan röportajlar ise bizim özel koleksiyonumuzdu. Korayın dağınıklığı, cananın kahve bağımlılığı ve benim bitmek tükenmek bilmeyen kalem satın alma hastalığım arasında yuvarlanıyordu 7 yıl. Şayet o gün, şanslı kalemimi korayın asansör macerasını dinleyeceğim diye çantama koymayı unutmasaydım belki bugün hala o ofiste bilgisayarımın başında röportajın son haline bakıyor olacaktım.

‘’ koray yer ayırttın mı?’’ canan korayın lafını kesmişti. Koray ise anlamamış gibiydi.

‘’ ne yeri be?’’ şaşkın şaşkın bakıyordu. Bir yandan lap top çantasını eline almıştı.

‘’ bugün cuma??’’

‘’haaaa… yav onu dünden hallettim’’

bense kahkahayı patlattım… ‘’bana hallettirdi hatta’’

‘’ e iyi hadi gidelim’’

koray ile birbirimize bakıp aynı anda ‘’emredersiniz efendim’’ dedik. Canan ise gülümseyerek

‘’ çok gıcıksınız’’ dedi.

Odadan çıkarken konuşmaya devam etti.

‘’ otobüsle gidemeyiz, taksiyle gitmek gerek… hem yeni olduğu için magazinel tayfadan birilerini görme şansımız var. Alt kata bir telefon eder güzel bir haber yakalarız’’

Alt kat tabiri ile fotoğrafçı magazin bölümü kastetmişti. Asansörün düğmesine basarken koray bana bakarak

‘’senin bizle geldiğinden babanın haberi var mı?’’ muzip gülümsemesi yüzündeydi.

‘’ha ha çok komik bok kafa!’’ hem sinirlenmiş hem gülmüştüm bir anda yükselerek ‘’eyvahh’’ dedim.

‘’n’olduuu??’’ dedi canan. Hem şaşırmış hem korkmuştu. Sesi incelip eğilerek açılan asansör kapısından içeri bizden önce girip yankılanmıştı.

‘’şanslı kalemimi unuttum. siz gidin hemen geliyorum.’’

‘’hay kalemine sokayım’’ dedi canan ve kızgın kızgın asansörün düğmesine bastı. Bense canhıraş ofise yöneldim. Kalın kırmızı paltomun altında ter içinde kalmıştım. Masada kalemi ararken arkamdan kapının kapanıp içeri birinin girdiğini fark etmemiştim.

‘’merhaba’’ adam bana kilitlenmişti. Gözlerimde bir şey arıyor gibiydi.

‘’Ayh.. merhaba’’

‘’Korkutmak istememiştim’’

İçeri 1.80 boylarında, ortalama tiple, esmer kabarık saçları olan, zayıf yapılı bir insan evladı ile odada baş başaydık. İnatla gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu.

‘’Birine mi baktınız’’

‘’Ben burada işe başlayacağım. Haber alma servisinde. İsmim Cengiz. Cengiz Şimal. Gezerken sizi gördüm. Tülay diye bir arkadaşım vardı. Elle dergisinden. Ona benzettim. Özür dilerim’’

‘’Sorun değil. Ben Suzan Taşkıran.’’ Bu sırada el sıkıştık ve dışarı çıkmak için kapıya yöneldik.

‘’Tanıştığımıza memnun oldum’’

‘’Ben de’’ kapının koluna uzandım. Kolu kıvırdım ancak açılmadı. Bir daha denedim. Yine olmadı.

‘’Hayır.. hayır şimdi değil’’

‘’Ne oldu?’’

‘’Kapı kolu. Bozuk. Bir türlü tamir etmediler. Off bun..’’ bu sırada elektrik akımı 2 defa gelip giderek tepedeki ampulü patlattı ve ardından tamamen gitti. ‘’lanet olsun. lanet olsuuun! … özür dilerim. Jeneratör de bozuk bildiğim kadarıyla. 1 hafta kadar önce bozulmuştu. Pekala güvenliği arayalım. ‘’ cebimden telefonu çıkarırken titrediğimi fark etmemiş gibi davrandım ama sinirlendiğim her halimden belliydi.

‘’Sakin olun suzan hanım. Acele bir işiniz var mıydı?’’

‘’hı… aa evet arkadaşlarım yemeğe bekliyorlar’’

‘’mmm… anladım’’

bu arada parfüm kokusu tüm odaya dolmuştu. Tuhaf bir ürkeklik vardı üzerimde.

‘’Hah gürkan… suzan ben… odada kilitli kaldık...ev..evet sana zahmet..tamam bekliyoruz’’

‘’sanırım ben de güvenliğin numarasını almalıyım...hep böyle şeyler olur mu?’’

‘’yani… aslında bilemiyorum. Bu ay nedense baya artmaya başladı. Geçen kahve makinesi patladı. Allahtan kimseler yokmuş, yaralanan falan olmadı’’ bu sırada elimle kendimi rahatlatırcasına elimi, avucum boşta kalacak şekilde göğüs ortama yasladım.

‘’anladığım kadarıyla genel elektrik yapısında bir sıkıntı var. Sistemin yenilenmesi gerekir’’

‘’bana sorarsan tüm bina yenilensin. Hatta yıkıp yeniden yapsınlar’’ kikirdemiştim.

‘’mmmm. sanırım biraz fevriyiz’’

‘’anlamadım?’’

‘’yapınızda biraz fevrilik var. Bir tırnak kırılınca hepsini kesiyor muyuz?’’

refleks olarak tırnaklarıma baktım. sonra şaşırdım.

‘’nasıl anladın?’’

‘’hahahahah… sakin ol… ben sosyoloji ve psikoloji bitirdim. çift anadal yani. burada ne işin var dersen kader sürüklüyor insanı’’

‘’kader sürüklemesi herkesin başına geliyor sanırım’’

‘’yoksa sen de mi?’’

‘’derken?’’

‘’yani gazetecilik okumadın mı?’’

‘’a hayır. kesinlikle kendi işimi yapıyorum. bahsettiğim farklıydı’’

‘’bu inanılmaz’’

‘’nedir’’

bu sırada gürkanı duyduk:

‘’suzan hanım açıyorum’’

neden böyle söylemişti sanki. ben de refleks olarak cevap verdim.

‘’açabilirsin elbette’’ kapının dibine kadar gitmiştim.

kapı açılıp da gürkan bizi görünce şaşırmıştı.

‘’a… cengiz bey… çıktınız sanmıştım’’

‘’hayır binayı geziyordum’’

‘’bir sorun var mı suzan hanım?’’

‘’hayır gürkan çıkalım hadi’’

buyur edercesine dışarıyı gösterdi gürkan. Önden ben koşar adımlarla çıkarken cengiz gürkanın yanında kalarak konuşmaya devam etti. Ancak öyle ilerlemiştim ki duyamamıştım. Elektrik olmadığından merdivenlere yöneldim. 6 Kat merdivenlerden inmek zor gelmemişti. 

 

K. Şekeroğlu

Yorum Yap

Yorumlar