Hiç Eskimeyen Fıkralarımız..!

hic-eskimeyen-fikralarimiz

Edebiyatımızda ve halk arasında fıkraların ayrı bir yeri vardır. Bazen öğütler ve olaylar kelimelere sığdırılamaz. Bir fıkra, bir mesele ile olaylar aydınlığa kavuşturulur. Büyüklerimizin dillerinden bizim kulaklarımıza, bizim dillerimizden de bizden sonraki nesillerin kulaklarına aşina olacak olan bu fıkralar, Edebiyatımızda ve ağızlarımızda her zaman yer bulacaktır. Fıkralar genel olarak gazetede ayınlar günlük yayınlardır. Sizler için birkaç fıkra derledik keyifli fıkralaşmalar dileriz:

Hava

Abraham Lincoln, tavsiye mektubu ile iş istemeye gelenlere çok kızarmış. Bir gün bu insanlardan bahsederken ava çıkmadan önce havanın nasıl olacağını öğrenmek isteyen bir kraldan bahsederek: 
"Kral, saray nazırına hava nasıl olacak diye sormuş. Nasıl iyi olacağını söyleyince de av partisini hazırlayıp yola çıkmışlar ve yolda, eşeği üzerinde köyüne doğru gitmekte olan bir köylüyle karşılaşmışlar. Köylü, krala dikkatli olun yağmur yağacak demiş. Ve nitekim çok geçmeden bardaktan boşanırcasına yağan yağmurdan kral ve  maiyetindekiler sırılsıklam olarak saraya dönmüşler. Kral hemen saray nazırını azledip, köylüyü huzuruna getirtip sormuş: 
-"Yağmur yağacağını nereden biliyordun?" 
-"Ben bilmiyordum haşmetlim. Eşeğim biliyordu. Çünkü eşeğim yağmurdan önce kulağını daima yere kor. 
Kral köylüyü gönderip, eşeği saray nazırı yapmış. 
Lincoln sözünü tamamlamış: Ama kralın en büyük hatası da bu oldu. Çünkü o zamandan beri her eşek iş istiyor.

Doğru Söz

Bernard Shaw, sözünü esirgeyen bir insan değildir. Fikrini dobra söylemesi ile meşhur olmuştur. Teşrifattan, merasimden hoşlanmamakla beraber bir gün nasıl olmuşsa bir dostunun davetini kabul ederek bir ziyafete gitmişti. Yanında bir hatun oturuyordu. Kadın bir aralık Bernard Shaw´a dönerek kırıttı: 
-"Kaç yaşında olduğumu tahmin edersiniz üstat?" 
-"Vallahi bilmem ki dişinize bakılırsa 18 diyeceğim geliyor. Sarı sarı buklelerinize bakıyorum... Eh 19 vardır diyorum. Hal ve tavrınıza göre yaşınızı tayin etmek gerekirse 14 demek lazım." 
-"Eh üstat ne kadar naziksiniz. Ama yaşımı kati olarak söylemediniz." 
-"Canım toplayıverin işte:18,19,14 daha ne eder?"

Ceza

Öğretmenden ceza alan küçük yaramaz olayı annesine anlatıyordu: 
-Arkadaşım, öğretmene bir oyun oynamak istedi. Cezayı ben aldım. 
-Nasıl oldu bu iş? 
-Arkadaşım öğretmenin sandalyesine raptiye koydu. 
-Sen bir şey yapmadın mı? 
-Yapmaz olur muyum? Raptiye batmasın diye öğretmen otururken sandalyesini çektim
.

Aramız Bozuk

Bektaşi bir köyden geçerken bakmış, herkes bir tepeye çıkmış bağırıp çağırıyor ,"Ne oluyor "diye sormuş, meğer yağmur duasına çıkmışlar. 
Bektaşi "Durun" yahu demiş : 
"Duaya filan gerek yok." 
Gömleğini çıkarmış, ıslatmış, çalının üzerine kurusun diye asmış, biraz sonra hava bozmuş, gök gürlemiş, yağmur yağmaya başlamış. 
Köylüler ,Bektaşi´ye koşmuşlar: 
"Evliya mısın be mübarek "demişler. 
Bektaşi gülmüş: 
"Ne evliyası yahu ,aramız bozuk, hiç benim gömleğimi kurutur mu"


Temel Söyler

Eve geldiğinde karısı Fadime'yi iki gözü iki çeşme ağlarken bulan temel:
—Ne oldu Fadime, neden ağlıyorsun?
—Bugün falcı kadına gittim. 50 milyon verip falıma baktırdım ve senin artık beni hiç sevmediğini öğrendim.
—Ne gerek vardı be Fadime!
—Bana gelseydin bunu bedavaya söylerdim.


Deli Deli Aktığın İçin

Sıcak bir yaz günü, Nasreddin Hoca yolculuğa çıkmış. Yol kenarındaki hayrat çeşmeden su içip, elini yüzünü yıkayıp biraz serinlemek ve Abdest tazelemek istemiş. Bakmış ki çeşmenin borusuna bir odun parçası tıkalı. Odun ıslanıp şiştiğinden yerinden kolay çıkmıyor. Hoca epeyce uğraşmış, tıkaçı kuvvetle çekerek çıkarmış. Kenara çekilmesine fırsat kalmadan, tazyikli bir şekilde borudan fışkıran su elbiselerini ıslatmış. Hoca çeşmeye şöyle bir bakarak söylenmiş;
– “Anlaşıldı, anlaşıldııı! O kazığı böyle deli dolu aktığın için ağzına tıkamışlar!”


Kızına Hoca Bulacağına

Bir gün Nasreddin Hoca’ya komşu kadınlardan biri,
– “Hoca efendi” demiş, “bizim deli kıza muska mı yazarsın, nefes mi edersin, ne yapacaksan yapsan da biraz akıllansa… Hiç sözümü dinlemiyor, densizlik edip duruyor.”

– “Hanım” demiş, Hoca: “Sen kızına hoca bulacağına koca bul. Bak o zaman nasıl mum gibi olur!”

Yorum Yap

Yorumlar