Edebiyatımızdan Bir Fabl Örneği

edebiyatimizdan-bir-fabl-ornegi

ŞAHİN ile HOROZ

Şahin, tatlı bir daire çizerek süzüldü, yüzyıllık çınar ağacının dalına kondu. Gerçi kendisini hafif hafif esen rüzgarın kollarına bırakmıştı ama; yine de yorulmuştu inerken. Bir süre konduğu dalda soluklandı, üzerindeki tozları silkeledi ve "Biraz kestireyim." diyerek iyice yayıldı.
Tam bu sırada bir ses duydu. Horozun biri bağırtıyla kaçıyordu. Çınarın altına geldiğinde soluk soluğa kalmıştı. Dönüp arkasına baktı, kimsenin gelmediğini görünce  rahatladı.
Horozun kaçışını izlemiş olan şahin:
-Hah hah hah hah, diye gülmüştü. 
Horoz, "O da kim?" diye çevresine bakınırken, şahin yukarıdan seslendi:
- Benim, dostum, ben, şahin, başını yukarı kaldır. 
Horoz, sesin geldiği yöne kaldırdı başını, şahini gördü.
Şahin hâlâ gülüyordu: 
- Ne oldu, kimden kaçıyordun öyle? 
- Tabii gülersin, dedi horoz, sana göre bir şey yok. 
- Kim kovalıyordu seni?
Horoz: 
- Sahibim, dedi, kim olacak, ilerideki çiftlikte yaşıyorum. 
- Size şaşıyorum, dedi şahin, sahipleriniz, henüz yumurtadan yeni çıkmış bir yavruyken özenle besleyip büyütüyorlar, sizler için güzel evcikler yapıyorlar, kümeslerde 
bir eliniz darıda bir eliniz arpada yaşayıp gidiyorsunuz, yine de size yaranamıyorlar… Yahu, kendisine bu kadar yararı dokunan insanlardan kaçılır mı? 
Horoz, şahinin küçümseyici sözlerini dinledikten sonra: 
- Sen, dedi, bir şahini tavada kızarırken veya şişe geçmiş közde pişerken gördün mü hiç? 
- Yook, dedi şahin laubali bir tutumla, ne olacak? 
- Ben, dedi horoz; çok horozlar, tavuklar gördüm sahibim pişirirken, ona nasıl güvenebilirim?

Yorum Yap

Yorumlar